Bence uyuşturucu satmak akıllıca değil. | Open Subtitles | ولا اعتقد ان بيع المخدرات سيكون خطوة جيدة |
Okul civarında uyuşturucu satmak çok ciddi bir suçtur, sayın hakim. | Open Subtitles | بيع المخدرات في ساحة مدرسة هي تهمة خطيرة جداً يا حضرة القاضي |
- Yegâne amacı uyuşturucu satmak ve bölgesini kontrol altında tutmak için öldüren bir suç örgütüne gelince... | Open Subtitles | منظمة إجرامية هدفه الوحيد هو بيع المخدرات والقتل للسيطرة على الأراضي ؟ |
Eğer annem uyuşturucu satmak yerine GAP'te çalışsaydı sence yine birisini öldürür müydün? | Open Subtitles | لو أن أمي عملت في محل ملابس بدل ترويج المخدرات هل تظن أنك كنت لتقتل أحدهم ؟ |
Evet, çocuklara dondurma aracından uyuşturucu satmak çok kolay oluyor. | Open Subtitles | أجل, من السهل للغاية بيع الممنوعات للأطفال من شاحنة مثلجات. |
Şimdi sorabilirsiniz, Allah aşkına kim gelecek dört sene içinde yüzde yirmibeş ölüm riskiyle caddelerde dikilerek saati 3,50 dolara uyuşturucu satmak ister. | TED | فيجعلك تتساءل لماذا أي أحد يرغب في الوقوف في التقاطعات يبيع المخدرات ب ٣.٥ دولارات في الساعة، ومع معدل وفاة ٢٥ بالمئة في ٤ سنوات؟ |
Herkesin sana kazık atacağını düşünüyorsun ve yalan söylemek gibi, uyuşturucu satmak gibi, onlar seni incitmeden önce insanları incitmek gibi aptalca şeyler yapıyorsun. | Open Subtitles | تظن ان كل من بالخارج سيخدعك إذا تقوم باشياءٍ غبية كالكذب والمتاجرة بالمخدرات وإيذاء الناس قبل أن يقوموا بإيذائك |
Yalnızca uyuşturucu satmak amacıyla tasarlanmışlardır. | Open Subtitles | إنها مصممة لهدف وحيد ألا وهو بيع المخدرات |
uyuşturucu satmak bunu mahveder, yani temiziz. | Open Subtitles | بيع المخدرات من شأنه ان يفسد اطلاق السراح اللعين هذا لذلك نحن نظيفين |
Çocuklara uyuşturucu satmak epey kötü bir şeymiş. | Open Subtitles | إذاً بيع المخدرات للقاصرين، يبدو ذلك عملاً سيئاً جداً. |
Artık kampüste uyuşturucu satmak bitti. | Open Subtitles | لا مزيد من بيع المخدرات داخل هذا الحرم |
Buraya gelen insanlar burada tek yaptığımız şeyin uyuşturucu satmak olduğunu sanıyor. | Open Subtitles | ...الناس يأتون إلى هنا ويفكرون ان كل ما نفعله هو بيع المخدرات هنا، تعلمين؟ |
uyuşturucu satmak size bir servet kazandırdı. | Open Subtitles | بيع المخدرات يجلب لك ثروة كبيرة |
DJ Afroburn bana uyuşturucu satmak için kartını verdi. | Open Subtitles | الدي جي "افروبون" اعطاني كرته لاني يريد بيع المخدرات لي |
Andy, eğer uyuşturucu satmak istiyorsan, kendi başına yap. Kendi pastaneni aç. | Open Subtitles | آندي)، إن أردت بيع المخدرات) فأفعل هذا وحدك، افتح مخبزك الخاص |
- Bir hayli sorunlu davranışların vardı başka yerlerde kalmak, okulu asmak, uyuşturucu satmak gibi. | Open Subtitles | - قد أظهرت بعض السلوك المضطرب... النوم هنا وهناك, تخطي المدرسة, بيع المخدرات. |
uyuşturucu satmak ve küçük çocuklara fuhuş yaptırmaktan sabıkası var. | Open Subtitles | لديه سـجل في ترويج المخدرات والدعارة للقاصرين |
uyuşturucu satmak senin gibi biri için oldukça tehlikeli bir şey. | Open Subtitles | ترويج المخدرات خطير على شخص مثلك |
Çocuklara dondurma kamyonuyla uyuşturucu satmak çok kolay. Delice! | Open Subtitles | أجل, من السهل للغاية بيع الممنوعات للأطفال من شاحنة مثلجات. |
Araba çalmak ya da uyuşturucu satmak gibi. Biri senin arabanı çalarsa ya da vurulursan puan kaybediyorsun. | Open Subtitles | إنه مكلف بالأعمال القذرة و (جاك نيكول) يبيع المخدرات |
Suç işleyerek puan topluyorsun. Araç çalmak veya uyuşturucu satmak gibi. | Open Subtitles | إنه مكلف بالأعمال القذرة و (جاك نيكول) يبيع المخدرات |
Herkesin sana kazık atacağını düşünüyorsun ve yalan söylemek gibi, uyuşturucu satmak gibi, onlar seni incitmeden önce insanları incitmek gibi aptalca şeyler yapıyorsun. | Open Subtitles | تظن ان كل من بالخارج سيخدعك إذا تقوم باشياءٍ غبية كالكذب والمتاجرة بالمخدرات وإيذاء الناس قبل أن يقوموا بإيذائك |