Uzaklaştırma kararı. Uçuktan bile kötü. | Open Subtitles | أمر تقييدي , هذا أسوأ من الهربس |
Kes şunu! Uzaklaştırma kararı yok artık. | Open Subtitles | إنتظر , لم يعد هناك أمر تقييدي |
Az önce Christine Harper'ın yakın zamanda eski kocası Brian Mitchell'a karşı Uzaklaştırma kararı çıkarttığı bilgisini aldık. | Open Subtitles | لقد علمنا للتو أن (كرستين هاربر) قدمت أمر تقييدي مؤقت ضد طليقها (براين ميتشيل)؟ |
Matt Uzaklaştırma kararı aldırmış. | Open Subtitles | مات فقط خَدمَني مَع تقييد طلبِ. |
Sana Uzaklaştırma kararı çıkarttım. | Open Subtitles | لقد قمت بأمر تقييدي ضدك |
Sam, bana Uzaklaştırma kararı çıkartmakta haklısın, çünkü seni tekrar gördüğümden beri, seni düşünmeden duramıyorum. | Open Subtitles | يا (سام) , كنت محق بأخذك أمر تقييدي ضدي لأني منذُ أن رأيتك مجدداً لا يمكنني التوقف عن التفكير بك |
Uzaklaştırma kararı hakkında ne biliyorsun? | Open Subtitles | ماذا تَعْرفُ حول هذا طلبِ التقييد؟ |
Oğlunuzun Uzaklaştırma kararı doğrultusunda bize verilen bir emir. | Open Subtitles | هو تحت الإنتدابُ بتقييد طلبِ إبنِكَ. |
Benim için Uzaklaştırma kararı aldırmış. | Open Subtitles | أَخذَ goddmn تقييد طلبِ ضدّي. |
Jess, hiçkimse tehlikede olduğunu düşünmüyorsa Uzaklaştırma kararı çıkartmaz. | Open Subtitles | يا (جيس) , لن يقوم أحد بأمر تقييدي إلا إن ظنوا أنهم في خطر |