| O kanepede Uzanmak için bana para ödeyen insanlar var. | Open Subtitles | هناك أناس من تدفع لكِ تستلقي على هذا الكرسي |
| Uzanmak isterseniz, kafanız şu tarafa lütfen, hemen bir göz atacağız. | Open Subtitles | حسناً، لو تُريد أن تستلقي هُنا، رأسك هُنا، من فضلك، وسنلقي نظرة. |
| Kumsalda yanında Uzanmak bile beni mutlu ediyor. | Open Subtitles | أشعر بالسعادة لمجرّد الاستلقاء معها على الشاطىء |
| - Bir süre Uzanmak istiyorum. - Bu iyi bir fikir. | Open Subtitles | أريد أن أستلقي لفترة من الوقت وهذا فكرة جيدة |
| Islak. Yere Uzanmak istemiyorum. | Open Subtitles | إنها مبتلة ، لا أريد الإستلقاء |
| Sadece burada Uzanmak istiyorum... | Open Subtitles | أردت أن أرقد هنا فقط |
| Belki Uzanmak istersin, ...çünkü yine buradayız. Hiçbir şeyi unutmadım. | Open Subtitles | نعم، ربما قد تريد أن تستلقي لأننا ها نحن هنا مجددًا. لم أنسى أي شيء. |
| Sonra orada Uzanmak zorundasın yani, bacağını kafana kadar çekmişsin her şey apaçık ortada. | Open Subtitles | ثم تستلقي هناك تعلمين، مع ساقيك حول أذنيك وتكوني عارية تماماً |
| Eğer kişiliği harikaysa ve eğer alımlıysa harika, yapılacak şey, günışığında Uzanmak. | Open Subtitles | إذا كانت شخصياتهن قوية فهن ساحرات... رائع، لا شيء تعمله فقط أن تستلقي تحت ضوء الشمس |
| Ama yaşarsam, emin ol tek yapacağım burada Uzanmak olacak. | Open Subtitles | ولكن إن حصل ذلك بإمكانك المراهنة بأن ما سأفعله هو الاستلقاء هنا |
| - Uzanmak ister misin? | Open Subtitles | حسنا، ثم. هل ترغب على الاستلقاء على الطاولة؟ |
| Ben Uzanmak için aşağı iniyorum. | Open Subtitles | وانا ذاهب في الطابق السفلي على الاستلقاء على الأرض. |
| Bak, aç değilim ve yorgunum ve Uzanmak istiyorum. | Open Subtitles | انظر، أنا لست جائعا و أنا متعب و أريد فقط أن أستلقي |
| Biraz şuraya Uzanmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد فقط أن أستلقي هنا لفترة، أهذا مقبول؟ |
| - Tamam yere yat. - Yere Uzanmak için bir şeyler alabilirim, belki? | Open Subtitles | حسناً، أستلقي هيي، هل يمكنني الحصول على شيء لأستلقي عليه مثلاً؟ |
| Kanepene kıvrılıp Uzanmak istiyorum. | Open Subtitles | كلا ما أريد هو الإستلقاء في الغرفة |
| Burada Uzanmak çok zor. | Open Subtitles | إنه من الصعب الإستلقاء في المقعد الخلفي |
| - Şöyle Uzanmak ister misin? | Open Subtitles | فيبي , أتريدين الإستلقاء ؟ |
| Sadece burada Uzanmak istiyorum... | Open Subtitles | أردت أن أرقد هنا فقط |
| Kanepede Uzanmak, tırnaklarımı yapmak, senle konuşmaktan kaçınmak. | Open Subtitles | أن أتمدد على الأريكة وأقلم أظافري وأتجنب الحديث معك |
| Yediğin o bok püsürden dolayı seni ucube. Birazcık Uzanmak ister misin, biraz kestirirsin belki? | Open Subtitles | بسبب كُل ما أكلتَه أيها المعتوه ما قولكَ أن نستلقي لفترَة قصيرَة، تعلَم |
| Ortaya çıkıp konuşmaya başlardı. Yani bilirsin sürekli Uzanmak ve.. | Open Subtitles | اظهر لها وابدأ بالكلام الشيء التالي انها تذهب للاستلقاء |
| Bu ağacın altının durmak ve belki de Uzanmak için iyi bir yer olduğunu düşünüyorlar. | TED | وسيعتقدون أن شجرة جوز الهند مكان جيد للجلوس والاستلقاء. |
| Kumsalda Uzanmak. Ve bütün gün güneşlenmek. | Open Subtitles | تستلقى على الشاطىء تحظى بأفضل خدمة مُمكنة |