vücudumun savaş ya da kaç sistemini kontrol eden bir kontak anahtarı gibi. | TED | سيكون الأمر بمثابة تحويل مفتاح الإشعال في آلية المقاومة أو الفرار في جسدي. |
Üzerimde hareket algılayıcı bir kıyafet var, vücudumun ne yaptığını anlıyor. | TED | أرتدي بدلة مُلتقطة للحركة عن طريق القصور الذاتي تلتقط حركة جسدي. |
vücudumun içi hakkında bunu söyleyen biri daha önce hiç olmamıştı. | Open Subtitles | لم أسمع أحداً من قبل يتحدث هكذا بشأن جسدي من الداخل. |
İçlerinde azıcık meth var, zaten o da vücudumun ihtiyaç duyduğu bir şey. | Open Subtitles | والتي تحتوي على قدر قليل من المخدرات. والتي يحتاجها جسمي على أية حال. |
Seni sevmeyi seçiyorum, vücudumun alt yarısını ele geçirmek istesen de, sen de benim bir parçamsın. | TED | سأختار أن أحبك. على الرغم من أنك تريد أن تحتل الجزء السفلي من جسمي. ولكنك جزء منّي. |
Bu da eğer yardım edersem, vücudumun egzersiz yapacağı anlamına geliyor! | Open Subtitles | هذا يعني أنه إذا ساعتدهما سياعد ذلك على تدريب كامل جسدي |
vücudumun her santimi titriyor, ...ve iyi bir şekilde değil. | Open Subtitles | , كل جزء في جسدي يؤلمني و ليس بطريقة جيدة |
Neden vücudumun içinde katlanarak büyüyen bir organizma isteyeyim ki? | Open Subtitles | لِمَ قد أرغب بكائن ينموا بشكل طردي في داخل جسدي |
Sonra kadın uyanır ve kendisine bakar, ve şöyle der: "Neden vücudumun yanlış tarafı bandajlı?" | TED | وعندما استيقظت . .نظرت الى نفسها وتساءلت .. لماذا الطرف الآخر من جسدي مضمد ؟ |
Yer çekimine karşı gelmek ve altımdaki havanın, vücudumun ağırlığına aşık olduğu hissi arasında bir yerde bu an. | TED | ما بين الارتفاع عكس الجّاذبية والشّعور بأنّ الهواء من تحتي يقع في حبّ ثِقلِ جسدي. |
Eğitim almak karşılığında, vücudumun bir parçasını takas etmek zorunda olmadığımı öğrendim. | TED | تعلمت أن لم أكن مضطرة لإتجار بجزءا من جسدي للحصول على تعليم. كنت على حق. |
Kısacası, hareket etmeyi düşündüğümde bu komut, vücudumun sentetik kısmına iletiliyor. | TED | ببساطة، عندما أفكر في التحرك، يُنقل هذا الأمر إلى الجزء المصنع من جسدي. |
Gerçek zamanlı olarak vücudumun çeşitli kısımlarının ne yaptığını algılayabilir. | TED | يمكنه التعرف على ما هو تقوم به مختلف أعضاء جسدي في الوقت الحقيقي. |
Doğada hiçbir şey yok ki; benim kafamı alıp boynumun üzerine vidalayabilsin veya cildimi alıp vücudumun üzerine yapıştırabilsin. | TED | ففي الطبيعة لا يوجد أحد يأخذ رأسي ويثبّته في رقبتي بالمسامير أو يأخذ جلدي ويلصقه على جسدي. |
Burada durduğum şu an bile, vücudumun her yerinde hücreler hızlı bir şekilde yenileniyor, böylelikle karşınızda ayakta durabiliyorum. | TED | في الواقع، بينما أقف هنا أمامكم، يتم تجديد خلايا جسدي بشراسة، لإبقائي واقفة هنا أمامكم. |
Dokunaklı bir ifadeyle söylemek gerekirse, vücudumun gözünden baktığımda, tabii eğer başka bir biçimde ayırdında olabilseydim bunun, vücudum aslında benim irademdir. | Open Subtitles | تعلمت من خبرتي أن أحترم جسدي من خلال تعاملي معه بأسلوب آخر من خلال رغبتي |
Bu maksatla, vücudumun içine bakmak, çeşitli dokuların geometri ve konumlarını belirlemek için MR gibi görüntüleme araçları kullandık. | TED | لهذا الغرض استخدمنا أدوات تصويرية كالتصوير بالرنين المغناطيسي لنرى داخل جسمي لمعرفة هندستها ومواقع |
O aslında vücudumun çevresini saracak sıcak su olacak. | TED | سيقوم في الحقيقة بتسخين الماء الذي سيلتف حول جسمي. |
Ve ciğerlerimdeki hava miktarı beni yüzeye doğru ittiğinden, daha da derine indiğimde, ciğerlerim üzerindeki basınç artar, ciğerlerimdeki hava azalır ve bu vücudumun düşmesini kolaylaştırır, | TED | وبما أن حجم الهواء في رئتيّ ما يجعلني أطفو، كلما نزلت، كلما زاد الضغط على رئتيّ، كلما قلّ حجم الهواء، سهُل نزول جسمي. |
O da bana kumaşın hala vücudumun ısısını taşıdığını söylemişti. | Open Subtitles | و قالت لى أنها شعرت بحرارة جسمى مازالت فى البطانة |
Kanserim neredeyse tespit edilemez durumda ama doktorların, vücudumun neden bu tuhaf siyah sıvıyı üretip dışarı attığı konusunda hiçbir fikirleri yok. | Open Subtitles | السرطان الآن ليس له وجود ولكن الأطباء ليس لديهم فكرة عن السبب الذى يجعل جسدى ينتج ثم يطلق هذا السائل الأسود العجيب |
Tıpkı bana Boyunmatik'i satman gibi. Şimdi vücudumun yukarı bölümünü hareket ettiremiyorum. | Open Subtitles | مثلما أقنعتِني بضمّادة العنق، و الآن لا أستطيع تحريك الجزء العلويّ لجسدي. |
Sadece vücudumun, içimde hissettiğimi yansıtmasını istiyorum. | Open Subtitles | أنا فقط أُريدُ جسمَي أَنْ يَعْكسَ الذي أَنا داخل. |
vücudumun benim asla göremeyeceğim yerlerini... görüyorsun. | Open Subtitles | أنت تَرى أجزاءَ من جسمِي التي لن يمكنني ان اراها. |
Sayenizde vücudumun kontrolünü geri kazandım. | Open Subtitles | شكرا لعلاجي و لجعلي أتحكم بجسدي |
Bu evleri alıp vücudumun her yerine sürtmek istiyorum. - Hayır! | Open Subtitles | اريد جذب كل تلك المنازل وفركهم بجسدى |