Öyle çünkü vücutlarındaki sinirler kapmalarında toplanıyor. | Open Subtitles | لن الأعصاب في جسدهم تتلخص في قدرتهم على إقتناص الأشياء |
İnanın bana, eğer erkekler vücutlarındaki o kadar küçük bir delikten bebek doğurmak zorunda kalsalardı, dünya soğuk ve gri bir yer olurdu. | Open Subtitles | ثقي بى لو أن الرجال ولدوا أطفال من جزء صغير كهذا في جسدهم لأصحبت الأرض مكانٍ مُثلجً وميت |
Bana göre, kadınların, vücutlarındaki tüm kıllarla ilgilenmesi, harika bir olaydır. | Open Subtitles | تدهشني طريقة تعامل النساء مع الشعر الذي ينمو على أجسادهن |
Bu su vücutlarındaki tüm uyuşturucu temizler. İşte bu iyi yiyeceklerin faydası. | Open Subtitles | لأخرج كل العقاقير من أجسادهن وهنا ، يصبحن طعاماً لذيذاً |
vücutlarındaki yüksek elektrik aktivitesi kollarındaki saatlerin bozulmasını yol açar. | Open Subtitles | النشاط الكهربائى الزائد فى أجسامهم يجعل الساعات لا تعمل |
Genelde kısa kollu giyerler ki böylece vücutlarındaki dövmelerle gösteriş yapıp amirlerine asiliklerini gösterirler. | Open Subtitles | السمة عادةً قصيرة الأكمام حتى يمكنهم عرض فن أجسامهم تحديًا لأسياد الشركات. |
vücutlarındaki renkli ışıltılar sayesinde her an saldırabilecekleri konusunda diğer karidesleri uyarırlar. | Open Subtitles | لأن الومضات الملونة التي على أجسامهم تحذر روبيان السرعوف الأخرى التي قد تكون على وشك الهجوم. |
O tutsakları öldürüp vücutlarındaki dövmeleri yüzmeyi severdi. | Open Subtitles | هي قتلت لقتلها السجناء وسلخ الوشوم من أجسامهم كتذكار |