Walter ve Steven, Simon'un arkadaşlarına çok güvendiğini söyledi ve... heyeti avucunun içinde tuttuğunu ve Simon'un parasını bizim yönetmemizin Vakıf adına daha iyi olacağını söyledi. | Open Subtitles | والتر وستيفن قالا ذلك كان سايمون يثق بأصدقائه أكثر من اللازم وأنه يتحكم تماماً بمجلس الأمناء وأنه من صالح المؤسسة |
Pekala,eğer yeterince zekiysen Vakıf sana 500.000 dolar verecek. | Open Subtitles | ربما حسناً ، لو انت مصنف كعبقري المؤسسة ستعطيك منحة بـ5000.000 |
Seninle bir araya gelip, Vakıf için yaptığın her şey için teşekkür etmek istedim. | Open Subtitles | اردت ان نكون معا واشكرك على كل شئ قمتي به من اجل المؤسسة |
Bir Vakıf ya da şirket adına, alırlar, belki de. | Open Subtitles | فيقومون بالبيع عن طريق شركة أو مؤسسة او ما شابه |
Hepimiz bir Vakıf ya da dernek kurmak kitap yazmak veya belgesel çekmek zorunda değiliz. | TED | ليس جميعنا مضطر لإنشاء مؤسسة أو منظمة أو تأليف كتاب أو صناعة فيلم وثائقي |
Hepsi karısının adına bir Vakıf fonuna yatırılmış. | Open Subtitles | و كل شيء وُضِع في صندوق إئتمان بإسم زوجته. |
Kuracağım bir Vakıf var, ama param yok. | Open Subtitles | لديّ مؤسّسة للإعلان عن بدئها، و ليس بحوزتي أموال لتمويلها |
Bakarsın Vakıf fonlarının anahtarını sana verir. | Open Subtitles | لنري إن كان سيعطيكي كلمة السر للصندوق الائتماني |
Vakıf, yeni bir doku koruma kimyasalını test etmeye başladığında, orada güvenlikçiydiniz. | Open Subtitles | عملت في الحراسة الأمنية لدى المؤسسة عندما بدأو بالإختبارات الجديدة بخصوص الحفاظ على الأنسجة كيميائياً |
Neyse, dediğim gibi John'la beraber böyle bir Vakıf kurduk. - Baba? | Open Subtitles | لانك كنت واحد من الاشخاص المفضلين في المدرسة العليا على اى حال انا وجون سنبدا في هذة المؤسسة |
Bir başkası etkisini genişletmek ve parayı zimmetine geçirmek için Vakıf hakkında bilgiler toplayıp, notlar almış. | Open Subtitles | شخص آخر كان يجمع البيانات و المعلومات حول المؤسسة لكسب النفوذ واختلاس الأموال |
Nerio Winch Vakfı'nın başında bulunan eski Kızılhaç Başkanı Alexander Jung... ..Vakıf ve projeleri hakkında konuşurken gençlere özgü bir çoşku içindeydi. | Open Subtitles | الرئيس السابق للصليب الأحمر يرينا شوقاً كبيراً عندما يتكلم عن المؤسسة |
Vakıf sadece gözlemler. Biz yol gösteririz. Hastane politikalarına karışmayız. | Open Subtitles | المؤسسة لها من يُشرف عليها و نحن نرشد فنحن لا نتدخل في سياسة المستشفى |
KB: Kesinlikle. Bulabildiğimiz kadar çok insana ihtiyacımız var çünkü şu an Vakıf başlangıç aşamasında olduğundan işletme konusunda, nasıl fon yaratacağım ve daha fazla kuruluşa nasıl ulaşacağım konularında özellikle de benim için oldukça yeni olan e-ticaret hakkında birçok şey öğrenmeye çalışıyorum. | TED | خالدة: بكل تأكيد. نحن نبحث عن أكبر عدد ممكن من الناس لأن المؤسسة حالياً في طور البناء أنا أحاول حالياً تعلم كيفية ادارتها والحصول على الدعم و الوصول إلى العديد من المنظمات و بخاصة في مجال التجارة الإلكترونية وهو شيء جديد كلياً بالنسبة لي |
Bu nedenle, birebir modelle bir Vakıf oluşturduk. | TED | لذلك علينا أن نبدأ مؤسسة ذات نموذج شخصي. |
Yirmi yıl önce yabani atları korumak için bir Vakıf kurdum. | Open Subtitles | منذ 20 سنة أنشئت مؤسسة لحماية الخيول البرية |
Karımın Vakıf fonundan da ancak 1 milyon çıkar. | Open Subtitles | هناك ما يقارب من مليون آخر إئتمان بإسم زوجتي |
Kaçırılanlar için evrensel bir Vakıf kurmak istiyordu. İhtiyaçlarını tespit edip amaçlarını yaymak için. | Open Subtitles | أراد أن يبدأ مؤسّسة عالميّة للمختطفين، لمعرفة احتياجاتهم، وتعزيز قضيّتهم |
- Vakıf fonu çekimi almak için annemin beni zorla çalıştırması yeteri kadar kötü zaten ama asıl kötü olan, iş sabahın köründe başlıyor. | Open Subtitles | الامر سيئ بما فيه الكفاية أن والدتي تجعلني اعمل للحصول على اموالي في حسابي الائتماني ولكن العمل يبدأ بالصباح |
Bu Vakıf ile gerçek bir iz bırakabilirdik. Kızınız burada Bay Arsenault. | Open Subtitles | بوسعنا ترك بصمة حقيقيّة بتلك المؤسّسة |
Yahu bu Vakıf işleri sadece kalbini değil kafayı da açtı. | Open Subtitles | عملك للمؤسسة لم يكن جيدا لقلبك وحسب.. بل لعقلك أيضا |
...bir vaftiz, bir Tanrı ve her şeye Vakıf ve her şeyin sahibi her şeyin üzerindeki Babamız. | Open Subtitles | رَبٌّ وَاحِدٌ، مَعْمُودِيَّةٌ وَاحِدَةٌ الَّذِي عَلَى الْكُلِّ وَبِالْكُلِّ وَفِي كُلِّكُمْ |
Ve bu işi yapabilecek ve destekleyebilecek küçük bir organizasyona sahip olmak için 2005'te New York Kök Hücre Vakıf Labaratuarı'nı kurduk. | TED | وهكذا، في عام 2005، أسسنا مختبر نيويورك للخلايا الجذعية لتكون لدينا منظمة صغيرة تقوم بهذا العمل وتدعمه. |
Ailem için yaptıklarınız için, Vakıf için ve bizi kanatlarınızın altına aldığınız için minnet duyduğumu biliyorsunuzdur umarım. | Open Subtitles | أتمني أن تكوني علي علم بتقديري لما فعلتيه لعائلتي، والمؤسسة وشملكِ لنا برعايتكِ. |
Evan, Vakıf sermayesi ile işletme giderleri, ücretler falan karşılanır. Bunlar tek başına zimmeti kanıtlamaktan uzak durumdalar. | Open Subtitles | صندوق المنح يغطي قيم العمليات والرواتب هذه الأرقام لاتكفي لإكتشاف عملية إختلاس |
Konu hakkında endişe duyduğum tek bir şey var, o da Vakıf fonundan faydalanan çocukların kötü bir üne sahip olmaları. | TED | هنالك سمة حولها تقلقني، ألا وهي أنه الآن، أطفال الصندوق الإئتماني لديهم سمعة سيئة. |
Yeni ünlü olmaya başlamış kişilerin Vakıf fonu kredi kartıyla parti yapmayı severdi. | Open Subtitles | الإحتفال مع المشاهير بمدخراتها الإئتمانية |
Dul'un petrol sahalarının sahipliğini Vakıf anlaşmasının ihlali olarak düşünüyor ve toplantı yapmak istiyorlar. | Open Subtitles | ينظرون إلى أن إمتلاك حقول نفط الأرملة يعتبر إنتهاكاً لمعاهدة التأسيس .. يريدون التفاوض |
Lanet olsun, hani Vakıf işiydi. | Open Subtitles | اللعنة ، إعتقدت أنه عمل بأحد مواقع البناء |