Bunun hakkında düşünecek vaktimiz yoktu. Mermimiz bitmek üzereydi. | Open Subtitles | لم يكن لدينا وقت لنفكر بذلك فذخيرتنا قليلة |
Senin fikrini almak için vaktimiz yoktu. Sen baygın, ölüm döşeğinde olunca tabii. | Open Subtitles | لم يكن لدينا وقت لنأخذ رأيك فقد كنت فاقدا للوعي وتحتضر |
vaktimiz yoktu. Sadece mürrüsafi ve sarısabırla sardık. | Open Subtitles | لم يكن لدينا وقت كافي ، فقط لففنا الأكفان مع المر والعود والأطياب |
Terapi seansı için vaktimiz yoktu hani? | Open Subtitles | أعتقدتُ أنهُ لم يكن لدينا وقت لجلسات العلاج الأسرية |
Özel kıyafetleri giyip de varilin içine yerleştirecek kadar vaktimiz yoktu Hank. | Open Subtitles | "لم يكن لدينا وقت لوضعها بالداخل وللخوف من خطر الدعاوى، (هناك)" |
Hazırlanacak vaktimiz yoktu. | Open Subtitles | لم يكن لدينا وقت لنستعد فيه. |