Evimde kiracı olan Profesör Marcus'a, neresiydi o Cambridge'den bir valiz gönderilmiş. | Open Subtitles | إنها حقيبة كبيرة.استاذ ماركوس الذي يسكن معي له حقيبة كبيرة ارسلت |
Bir valiz, palto ve bir puro kutusundan başka hiçbir şey görmediğini... söyledi. | Open Subtitles | وقال لي أنه لم يكن من شيء في تلك السيارة عدى حقيبة ومعطف وعلبة سجائر |
Bu valiz tozlu, güneş rengini açmış bu bölgenin dışında bir yerde. | Open Subtitles | تلك الحقيبة ممتلئة بالتراب إبيضت من الشمس بعيدا عن تلك المنطقة هنا |
Son 10 ya da 15 dakikada buraya kaç tane valiz kaydettiniz? | Open Subtitles | الآن، كم قطعة من الأمتعة حجزتها في آخر 10 إلى 15 دقيقة؟ |
Mesele şu... 13 Aralıkta, sen, ben ve birkaç valiz, bir uçağa atlayacağız... | Open Subtitles | في الثالث عشر من كانون الأول، سنقفز أنت وأنا وبعض الحقائب الى طائرة ونطير |
Erkekler için, fermuarlı her türden valiz mevcuttur. | Open Subtitles | إن لدينا جميع أنواع حقائب السفر الرجالية ذوات السوستة |
Yeni valiz alman gerekmez. | Open Subtitles | أنت سَوف لن تشتري أمتعة جديدةَ |
Ondan kalan tek şeyin bu valiz olduğunu... onu da yok edeceğimi söyle. | Open Subtitles | فكل ما تركه لى هو مجرد حقيبة وسأتخلص منها الآن |
Bir valiz kokaini kullanabilecek adamlara... | Open Subtitles | رجال يمكنهم أن يستخدموا حقيبة ملابس مليئة بالكوكايين |
Burada bir valiz dolusu para olduğunu ve bunu istemediğinizi söyleyin. | Open Subtitles | أخبرهم أنه يوجد حقيبة مليئة بالنقود وأنك لا تريدها |
Burada bir valiz dolusu para olduğunu ve bunu istemediğinizi söyleyin. | Open Subtitles | أخبرهم أنه يوجد حقيبة مليئة بالنقود وأنك لا تريدها |
Ruth doğduğunda, onu bir valiz içinde Arjantin'e kaçak sokmaya çalıştı. | Open Subtitles | عندما وُلدت روث حاولت تهريبها الى موطنها فى الأرجنتين فى حقيبة سفر |
Havaalanına gidip sahipsiz valiz bırakmak ister misin? | Open Subtitles | هل تريدين الذهاب معي للمطار لنترك حقيبة مجهولة الهوية؟ |
Ayrıca bu valiz bir sürü eşyayla dolu. | Open Subtitles | بالإضافة إلى هذه الحقيبة مملوءةً بالأغراض |
Sen o iki valiz al, diğer şeyleri ben alırım. | Open Subtitles | يمكنك ان تأخذ الحقيبة الباقية للخارج حالا |
Furber, bu valiz çizim odasına ve dikkatli ol. | Open Subtitles | فاربر ،خذ هذه الحقيبة إلى غرفى الرسم وكن حذرا |
valiz ve kiralık araba 11le 11:30 arasında üste olacak | Open Subtitles | الأمتعة والسيارة المؤجرة ستكون في القاعدة فيما بين |
Gidip, sana yeni valiz almalıyız. | Open Subtitles | يجب أن نذهب لشراء بعض الأمتعة الجديدة لكِ |
Güzel bayanlar ağır valiz taşımamalı. | Open Subtitles | السيدات الجميلات, لاتحملن الحقائب الثقيلة |
Tüm gün valiz taşımaktan yorulmuş olmalısın. | Open Subtitles | لا بُدّ أنّكَ مُرهقٌ من حمل .الحقائب طوال اليوم |
valiz falan göremiyorum. Sanırım bu geri taşındığın anlamına gelmiyor. | Open Subtitles | لا ترى أيّ حقائب.أحزر ذلك يعني بأنّك لا ترجع. |
Eğlenceli, otelin valiz odasından valiz çalmak... | Open Subtitles | هذا مضحك, لكن أن تسرق حقيبة من مخزن أمتعة الفندق, فهذا... |
Halliburton marka bir valiz almış. | Open Subtitles | يبدو ان هذا الرجل قد اشترى حقيبه ماركة هاليبرتون |
Evet. Şöyle, birlikte iki valiz taşıyordunuz. | Open Subtitles | نعم, لقد اخذت حقيبتين معك, اليس كذلك ؟ |
Uçağın altında kalan bir valiz sanki bir kaza olmuş hissi verir. | Open Subtitles | شنطة تحت الطائرة سيبدو الأمر كأنه كان حادثاً |