Bu hastanede, anestezi için vasıflı bir tek kişi var ve bu bayan da 12 ya da 18 aylık anestezi eğitimi olduğu için vasıflı. | TED | في هذا المستشفى، يوجد شخص واحد مؤهل لتوفير التخدير، وهي مؤهلة لأنها أمضت 12 أو 18 شهرا في التدريب على التخدير. |
Eğitim ve mizaca bakarak vasıflı biri olduğumu anlayan pek çok insan içinse bir iş. | Open Subtitles | يرى البعض أنى سأصبح مؤهل لتلك المهنة بالتدريب و التعوّد |
O yüzden bulabileceğim her doğaüstü kanıtı... not alıp belgeleyecek vasıflı yardımcılara ihtiyacım var. | Open Subtitles | لذا يجب أن يكون عندي مساعدة مؤهلة خصيصاً لتسجيل الملاحظات وتوثق أي دليل لعالم ماوراء الطبيعة الذي قد أجدة |
Üzgünüm ama daha yüksek vasıflı birini arıyoruz. | Open Subtitles | آسف، لكن نحن نبحث عن شخص حاصل على مؤهلات عليا |
Hiçbir zaman çocuk evlat edinecek kadar vasıflı olmadık bunun verdiğin parayla ilgisi yok tabii. | Open Subtitles | لم نكن مؤهلين ابداً للتبني لولا النقود التي اعطيتها لنا |
Bana kalırsa, senin işine senden daha vasıflı biri gerekli. | Open Subtitles | حسنا، من وجهة نظري، المرأة التي حصلت على العمل عوضا عنك كانت مُؤهلة أكثر منك. |
Seni hiçbir şey için vasıflı kılmıyor. | Open Subtitles | لكنه لن يكون مؤهل للقيام بأي شيء |
Başkan yardımcılığı için yeterince vasıflı mısınız sizce? | Open Subtitles | وتعتقد أنك مؤهل لمنصب نائب الرئيس؟ |
Siz bir tıp doktorusunuz, vasıflı birisiniz. | Open Subtitles | انت طبيب انتَ مؤهل بشكل كامل. |
Bana bu noktada faal olarak lazımsınız. Echo başının çaresine bakar. Başındaki amirin çok da vasıflı olmasına gerek yok. | Open Subtitles | أحتاجِ في مهمة لدى العمليات (إيكو) ستكون على ما يرام أي عاملٍ مؤقت مؤهل للعمل يفي بالغرض |
"vasıflı sürücü aranıyor" | Open Subtitles | كنت أبحث عن سائق مؤهل |
"Genç bir bayan, mesleği öğretmenlik. 14 yaş altındaki öğrencileri eğitmeye vasıflı". | Open Subtitles | شابة مؤهلة لتدرسي من هم تحت سن الرابعة عشرة |
Stockholm Sendromu'na yakalanıp yakalanmadığımı söyleyecek kadar vasıflı olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | هل انت مؤهلة للقول انني اصاب بمتلازمة ستوكهولم؟ |
Az vasıflı olmana rağmen sende farkettiğim bir çaresizlik var. | Open Subtitles | وعلى الرغم من ذلك غير مؤهلة لديك بلا ريب يأس أريد أن أستخدمه |
Ama benim hiçbir şeye vasıflı olmadığımı söyledi. | Open Subtitles | لكنها قالت بشكل رئيسي انني غير مؤهلة لفعل اي شيء |
Belli ki vasıflı birisin ve bunu annen için yapmak isterim. | Open Subtitles | من الواضح إنكِ مؤهلة. و أريد فعل ذلك كإيماءة لوالدتكِ. |
- Kesinlikle yeterince vasıflı ama 64 yaşında ve günde iki paket sigara içiyor. | Open Subtitles | ،لديه مؤهلات لكنه في الـ64 ويُدخن علبتين يومًا |
Yeterince vasıflı değilim. | Open Subtitles | لا توجد مؤهلات كافية. |
Bizden daha vasıflı değiller. | Open Subtitles | إنهم ليسوا مؤهلين ليكونوا أباء صالحين منا لا أعرف |
Hayır, Hemşire Elkins bu iş için daha vasıflı. | Open Subtitles | لا ، المُمرضة " إلكينز " أكثر من مُؤهلة لفعل هذا |
Yüksek vasıflı? | Open Subtitles | كمؤهلين تأهيلاً عالياً؟ |