Pozisyonumuzdan vazgeçmeyi bırakmalıyız çünkü sessiz kalarak dünya çapında kadın zulmüne ve istismarına izin veriyoruz. | TED | علينا أن نتوقّف عن التخلي عن مناصبنا لأننا عندما نصمت، فإننا نسمح باستمرار الاضطهاد و الاعتداء على النساء في العالم. |
Mesele şu ki, birbirimizden veya çocuklarımızdan vazgeçmeyi göze alamayız, onlar bizden vazgeçmiş bile olsa. | TED | لا يمكننا تحمل التخلي عن بعضنا البعض أو عن أطفالنا، حتى لو تخلى عنا. |
Arazilerinden vazgeçmeyi veya yiyeceksiz gitmeyi umursamadıkları sürece. | Open Subtitles | طالما أنهم لا يمانعون التخلي عن أرضهم أو التخلي عن الطعام |
Roma askeriymiş gerçekten vazgeçmeyi reddettiği için şehit düşmüş. | Open Subtitles | لقد كان جندياً رومانياً أستشهد لرفضه التخلّي عن الحقيقة. |
vazgeçmeyi hiç düşünmedi! | Open Subtitles | لم يفكر بالاستسلام حتى |
Ülkem, nükleer silah arayışından Uluslararası Atom Enerji Kurumu'nun himayesinde vazgeçmeyi kabulleniyor. | Open Subtitles | دولتي توافق على السعي في التخلي عن الأسلحة النووية مع الضمان الكامل للوكالة الدولية للطاقة |
O halde bu kadarcık bir şeyden bile vazgeçmeyi hiç düşünmedin mi? | Open Subtitles | ..اذاً لم تقم حتى بالتفكير في التخلي عن ما لا يقل عن ذلك بكثير؟ |
Televizyon ve film haklarından vazgeçmeyi reddettim. | Open Subtitles | أرفض التخلي عن فيلم وحقوق البث التلفزيوني |
Hristiyan inancından vazgeçmeyi reddetti kazığa bağlanıp yakılmasına hükmedildi. | Open Subtitles | رفضت التخلي عن دينها المسيحي وحُكم عليها بالحرق على الوتد. |
Hristiyan inancından vazgeçmeyi reddetti kazığa bağlanıp yakılmasına hükmedildi. | Open Subtitles | رفضت التخلي عن دينها المسيحي وحُكم عليها بالحرق على الوتد. |
aynı hukuk kariyer hayali kuruyordu. Derslerinden vazgeçmeyi kabul etmedi, o zamanlar Cezayir devletiyle savaşan aşırıcıların | TED | رفضت التخلي عن دراستها، بالرغم من أن الأصوليين الذين يصارعون الحكومة الجزائرية وقتها كانوا يهددون كل من يحاول أن يواصل تعليمه. |
Dün bir ara vazgeçmeyi bile düşündüm... | Open Subtitles | فكرت بالأمس أن علينا التخلي عن هذا، |
Ülkem, nükleer silah arayışından vazgeçmeyi kabul ediyor. | Open Subtitles | -دولتي توافق على التخلي عن سعيها لامتلاك أسلحة نووية |
Basından tamamen uzak durursam paradan vazgeçmeyi kabul etmişlerdi. | Open Subtitles | حسنٌ, لقد اتفقوا على التخلي عن المهر... طالما أنني أبقى بعيدًا عن الصحافة. |
İnşa ettiğimiz her şeyden vazgeçmeyi mi istiyorsun? | Open Subtitles | هل تنوي التخلي عن كل شيء بنيناه؟ |
Chun'dan vazgeçmeyi tercih ederim | Open Subtitles | الافضل التخلي عن تشون |
Ve inançlarından vazgeçmeyi reddettiği için aylarca hapsetmişler Dirk'ü ta ki, soğuk, tatsız bir gecede, bir fırsatını bulup kaçana dek. | Open Subtitles | الآن. (ديرك) رفض التخلي عن معتقداته... لذا لقد حبسوه لشهور طويلة, جداً... |
Ve bazen çocuğu her şeyin önüne koymak dayanmak zor olsa da ondan vazgeçmeyi gerektirir. | Open Subtitles | و وضع مصلحة الطفل في المقدّمة تعني أحياناً التخلّي عنه للتبنّي |
Will'den vazgeçmeyi mi yeğlersin? | Open Subtitles | -أتفضّلين التخلّي عن (ويل)؟ |
vazgeçmeyi düşünmüyorsun, değil mi? | Open Subtitles | أتمنى انك لا تفكر بالاستسلام |