benim vazifem, haftada bir kere, Doğu sokağında yaşayan Rahibe Lassiter, Bledsoe Avenue da yaşayan Rahibe Wıllıamson, ve Oberlin Yolu nda yaşayan Anne Lathers i ziyaret etmekti. | TED | كان واجبي على الاقل مرة في الاسبوع زيارة الام لاسيتر اللتي تعيش في الشارع الشرقي, الام ويليامسن اللتي تعيش في جادة بليدسو, الام لاذر اللتي تسكن على طريق اوبرلين. |
Düşündüğümü söylemek sana karşı başlıca vazifem. | Open Subtitles | هل فقدت عقلك يا مولاي؟ من واجبي أتحدث بصراحة بحكم أنني مستشارك |
Aku'nun yardakçılarına karşı koymak benim vazifem ve gerçek iblisin hakkından gelmek benim görevimdir. | Open Subtitles | أنه واجبي مواجهة تابعى آكو و مهمتي هي التغلب علي الشر نفسه |
Eski eşi olmama rağmen, vazifem ona göz kulak olmak, değil mi? | Open Subtitles | بالرغم من أننا إفترقنا, ولكن لا زال من واجبى أن أحميها, صح؟ |
Sizden biriymiş gibi davranıp size yaklaşmak zaten benim vazifem! | Open Subtitles | التظاهر بأنني من رِجالك والتقرب إليك هذه هي مُهمتي. |
Seni de ikna edene kadar, buradaki vazifem başarısız oldu demektir. | Open Subtitles | حتى أُحضرك إلى المجموعه فإن مهمّتي هنا فاشله |
Toplum içinde daha dikkatli olman için seni uyarmak benim vazifem. | Open Subtitles | فلذا من واجبي أن أذكرك أنك ما بين النبلاء |
Hiç yakını yok diye bununla uğraşmak benim vazifem mi? | Open Subtitles | هل من واجبي أن ادفع كلّ شيء لأنها ليس لدّيها أيّ أقارب؟ |
Fakat türümüzün yok olması tehlikesiyle karşı karşıyayız. Benim vazifem bunun olmaması için ne gerekiyorsa yapmak. | Open Subtitles | لكنّنا نواجه زوالَ جنسنا، و من واجبي القيام بكلّ عملٍ ضروريّ لمنع ذلك |
Çünkü bunu yapmayı vazifem hissediyordum. | Open Subtitles | لأنني شعرت بأنه كان من واجبي القيام بذلك |
Bir öğrenci hakkında endişelendiğimde özellikle de işin içinde suç faaliyeti olması muhtemel ise durumu savcılık bürosu ile görüşmek benim vazifem. | Open Subtitles | عندما ينتابني قلق بخصوص طالب خصوصا إن كانت هنالك إمكانية ضلوع في نشاط إجرامي من واجبي التواصل مع السلطات المحلية |
Benim vazifem oğlum. Gerçek bir baba olmak istedim. | Open Subtitles | ابني هو واجبي أردت أن أكون والداً حقيقياً |
Onu korumayı vazifem olarak düşündüm. | Open Subtitles | لقد اعتقدتُ أن من واجبي تقديم الحماية لها. |
Yeminimi tutup vazifem gereği onunla yattım. | Open Subtitles | لقد وفيتُ بعهدي ونمت معها كجزء من واجبي. |
Yarının İnsanları'nı korumak benim vazifem. Hepsini. | Open Subtitles | واجبي أن أحمي المستقبليون، جميعهم |
Sizin gibi bir grubu gördüğüm için uyarmak vatandaşlık vazifem olacaktır. | Open Subtitles | .. أنا أشعر أن من من واجبي تحذيركم |
Kutsal vazifem gereği söylemeliyim... | Open Subtitles | يحتم علي واجبي المقدس أن أخبركم، |
Beni Büyük X'e terfi ettirdiniz, düşmana rahatsızlık vermek... yeteneğim doğrultusunda düşmanı şaşırtmak ve karıştırmak benim vazifem. | Open Subtitles | "كلفتنى بمهمة "بيج إكس ومن واجبى مضايقة تحطيم و تشويش العدو بأقصى قدرتى |
Kraliçeyi boşamak benim vazifem. | Open Subtitles | إنه واجبى المحتوم أن أتخلّص من الملكة |
Şimdi son vazifem için. | Open Subtitles | الآن إلى مُهمتي الآخيرة. |
Şimdi son vazifem için. | Open Subtitles | الآن إلى مُهمتي الآخيرة. |
Bak, benim vazifem başımızı beladan uzak tutmaktı, değil mi? | Open Subtitles | اسمع، لقد قلتَ بأنّ مهمّتي تتمثّل في إبقائنا بعيدين عن المشاكل، صح؟ |