Ama seçimlerimizi sunan etkin ve özgür bir basın oldukça ülkemiz daha iyi bir durumda olacak. | Open Subtitles | ولكن الدولة أفضل حالاً عندما يكون لدينا صحافة نشطة وحرة تقوم بتغطية الإنتخابات |
Büyük kötü dünya seni bozmadan önce senin genç ve özgür hissetmen için o ne yaptı? | Open Subtitles | ماذا ، هل يجعلكِ تشعرين إنكِ صغيرة وحرة مرة أخرى قبل أن يفسدكِ العالم الكبير المضطرب؟ |
Bu kelimeyi seçtim çünkü evimden ilk defa kıyafet tasarladığımda ve bunun baskısını aldığımda kendimi çok güçlenmiş ve özgür hissetmiştim. | TED | اخترت هذه الكلمة لشعوري بالسلطة والحرية حيث بإمكاني تصميم قطعة ملابس من منزلي وطباعتها بنفسي. |
Evde bakım, onların hayatlarında tekrar normal ve özgür hissetmelerine yardım etti ve gerçekten hastalıklarını unutmalarına yardımcı oldu. | TED | ساعدتهم الرعاية الصحية المنزلية أيضاً على استعادة الشعور بالوضع الطبيعي والحرية في حياتهم، وقد ساعدتهم بالفعل على نسيان مرضهم. |
Dünya hepimiz için bir olana kadar, kardeşçe, eşit ve özgür,ilk başta varolduğumuz gibi. | Open Subtitles | طالما العالم ملكنا جميعنا, نحن إخوة وأخوات متساوون وأحرار جميعنا متشابهون, كما خلقتنا الطبيعة |
Sahip oldukları tek şey hükümeti iyileştirme ve özgür seçimler yapmaya duydukları derin istekti. | Open Subtitles | جميعهم كانت لديهم رغبة بالإصلاح وإقامة إنتخابات حره ونزيهه |
Hiç birşeye sahip olmasak bile mutlu ve özgür yaşıyoruz. | Open Subtitles | ليس لدينا أي شئ لنعيش مع الحرية والسعادة |
Bu tvitin sonuçlarından biri güvenli ve özgür bir internet mücadelesi yapanlarla, diğer müttefik ve aktivistlerle bağlantıya geçmem oldu. | TED | جزء مما نتج عن هذه التغريدة أني تواصلتُ مع الحلفاء وغيرهم من النشطاء الذين يقاتلون من أجل انترنت آمن وحر. |
Manzara ressamı olmamama rağmen boyalarımı aldım, ama zaten ressam değildim, hiçbir zorunluluğum veya beklentim yoktu. Böylece umursamaz ve özgür olabildim. | TED | أخذت رسوماتي، ولم أكن رسامة للطبيعة، لكنني لم أكن فعلا أي نوعٍ من الرسامين على الإطلاق، لذا لم يكن لدي أي ارتباطات أو توقعات، والذي مكنني من أن أكون مجازفة وحرة. |
Dış dünyanın görüntüsü... pozitif... ve özgür... aynı burada yarattığımız gibi. | Open Subtitles | صورةللعالمالخارجي.. إيجابية.. وحرة.. |
En kısa zamanda istikrarlı ve, özgür seçim istiyoruz. | Open Subtitles | نحن نطالب بإنتخابات عادلة وحرة... يتم تنظيمها بأسرع وقت ممكن. |
Rahatlamış ve özgür hissediyorum... | Open Subtitles | أنا مسترخية وحرة |
"mutlu ve özgür olmak için" eğer doğru hatırlıyorsam. | Open Subtitles | "لتكون سعيدة وحرة" حسب ما أتذكر |
Size yalvarıyorum. Merhamet etmeye ve özgür kılmaya gücünüz var. | Open Subtitles | أتوسل إليك،فأنت تملك القدرة على منح الرحمة والحرية |
Gelecek kurmak bizim hakkımız. Adil ve özgür bir gelecek. | Open Subtitles | حقنا في بناء مستقبل، مستقبل للعدالة والحرية |
Onlar kadar mutlu ve özgür. | Open Subtitles | وكانت تشعر بالسعادة والحرية مثلهم. |
Onlar kadar mutlu ve özgür biri. | Open Subtitles | وكانت تشعر بالسعادة والحرية مثلهم. |
O zamana dek sizlerin yerine de yaşadığımızı bilin. Dolu dolu, neşeli, inançlı ve özgür. | Open Subtitles | حتئذٍ، فاعلموا أنّنا نحيا محلّكم شبعين، سعداء، مؤمنين، وأحرار. |
hepiniz için yoldaşlar... doğanın bizi yarattığı gibi eşit ve özgür. | Open Subtitles | .متساوون وأحرار كما ولدتنا أمهاتنا |
Söylediğin gibi, zengin ve özgür olmak için. | Open Subtitles | كما قلت, لنصبح اغنياء وأحرار |
Onların tüm dertleri hükümet ve özgür seçimler için reform arzularıydı. | Open Subtitles | جميعهم كانت لديهم رغبة بالإصلاح وإقامة إنتخابات حره ونزيهه |
Hiç birşeye sahip olmasak bile mutlu ve özgür yaşıyoruz. | Open Subtitles | ليس لدينا أي شئ لنعيش مع الحرية والسعادة |
Zengin ve özgür olan yeni bir Irak inşa etmenize yardım edeceğiz. | Open Subtitles | في بناء عراق جديد مزدهر وحر فيالعراقالحرة... |