Ayrımcılık ve ırkçılık sağlığın diğer boyutlarında da görülür. | TED | إذ أن وطأة التمييز والعنصرية تؤثر أيضاً في الصحة من نواحٍ أخرى. |
Dinin saflığı ile ilgili anlattıklarım aynı zamanda milliyetçilik ve ırkçılık için de geçerli. | TED | وهذه النقاط التي تدور حول النقاء الديني تنطبق أيضاً على القومية والعنصرية. |
Her şeyden önce ırk ve ırkçılık hakkında öğrenmemizin sebebi daha iyisi yapmak için kendimizi eğitmek içindir. | TED | وسبب تعلمنا عن التمييز العرقي والعنصرية في المقام الأول هو لتثقيف أنفسنا لنعرف بطريقة أفضل. |
Suçlar ve ırkçılık burada umudun önünde duran engeller. | Open Subtitles | الجريمة والعنصرية يقفون في طريق الأمل هنا |
Artık daha fazla şiddet ve ırkçılık var. | TED | هناك الكثير من العنف والعنصرية. |
Bence ırk ve ırkçılık belki de bu ülkede en çok çalışılan sosyal, ekonomik ve siyasi olgu, ama aynı zamanda en az anlaşılan. | TED | حسنًا أعتقد بأن العرق والعنصرية من المحتمل أكثر الظواهر الاجتماعية، الاقتصادية، والسياسية دراسة في هذا البلد، ولكن مع هذا الأقل فهمًا. |
Suçlar ve ırkçılık burada umudun önünde duran engeller. | Open Subtitles | الجريمة والعنصرية تقف في طريق الأمل هنا |
Sefalet, şiddet, açgözlülük ve ırkçılık. | Open Subtitles | الفقر، والعنف، الجشع والعنصرية. |
(Kahkaha) Artık şunun farkındayım; çeşitlilik, ırktan daha üstün ve ırkçılık da Amerika'dan daha üstün. | TED | (ضحك) الآن أنا أدرك أن التنوع أكبر من العرق، والعنصرية أكبر من امريكا. |
Hayat hakkında, maneviyat hakkında kişilik ve ırkçılık hakkında konuştuk. | Open Subtitles | والهوية والعنصرية |
Redding, Pensilvanya'daki yıllar süren araştımaları, sanayisizleştirilmiş Pensilvanya'ya dair bu oyunu yazmasını sağladı: Çelik gittiğinde ne oldu, iş kaybı neticesinde ortaya çıkan öfke, gerilimler ve ırkçılık. | TED | وقد قادتها سنوات من البحث في (ريدنج)، (بنسلفانيا) إلى كتابة هذه المسرحية عن تراجع الصناعة في (بنسلفانيا): ما حدث عندما غادرت صناعة الحديد، والغضب الذي تحرر، والتوتر الذي أطلق عنانه، والعنصرية التي تحررت بفقدان الوظائف. |