ve amaç gidip ev inşa edip oturmak değil. | TED | والهدف من هذا ليس المشي وإنشاء بيت والمكوث فيه. |
Ben, hafife alınan katılımcıyı seçin derim gizli silahları tutku ve amaç olan kişiyi. | TED | أقول اختاروا المرشح الأقل أهمية، من أسلحته الخفية الشغف والهدف. |
Bu evde yaşanan trajediden sonra bana yaşamak için güç ve amaç verdin. | Open Subtitles | واعطيتيني القوة .. والهدف في العيش بعد دمار المنزل |
Ne olabilirdi diye düşündüğümde insanların bir örgütlenmesini düşünüyorum bir amaca kenetlenmiş ve amaç zarar vermemek. | Open Subtitles | لقد تصورت منظمة من الشعب ملتزمة بالغرض والغرض هو عدم الاضرار بأحد. |
Tanrı'nın insanoğluna hayat ve amaç verdiği ilahi an. | Open Subtitles | تلك اللحظة المقدسة، عندما منح الله الجنس البشري الحياة والغاية |
Bu evde yaşanan trajediden sonra bana yaşamak için güç ve amaç verdin. | Open Subtitles | واعطيتيني القوة .. والهدف في العيش بعد دمار المنزل |
Bütün mesele bütün bu karmaşanın ve çılgınlığın içinden bir anlam ve amaç çıkarmaktır. | Open Subtitles | إنها عن إيجاد المعنى والمتعة والهدف في ذلك في كل الفوضى والجنون |
Tahliye ihbarnamesi umut ve amaç hissi vermiyorsa ne verir ki? | Open Subtitles | إذا لم يمنحنا إرسال إشعارات بالإخلاء شعوراً بالأمل والهدف فما الذي سيجعلنا نشعر بهما؟ |
Hollow Sky'da, oğluna olanların ışığında anlam ve amaç bulmasına yardım ettik. | Open Subtitles | هنا في السماء الجوفاء قمنا بمساعدته ليجد المعنى والهدف على ضوء ماحدث لإبنه |
Özerklik, ustalık ve amaç için çalışıyoruz. | TED | نحن نعمل من أجل التحرر والتفوق والهدف. |
Bunu, sekiz yıl boyunca parçası olduğum ve hayatım boyunca gördüğüm tek kimlik, topluluk ve amaç olan hareketten ayrılabilmek için bir fırsat olarak kullandım. | TED | استخدمته كفرصة للابتعاد عن الحركة التي كنت جزءًا منها لمدة ثماني سنوات، وكانوا هم الهوية والمجتمع والهدف الذين عرفتهم لمعظم حياتي. |
- ve amaç onu lav çukuruna götürmek. | Open Subtitles | والهدف هو إسقاطها داخل حفرة الحمم |
2012'de Angelini İnovasyon Merkezi için yarışmaya girdik ve amaç bilgi yaratmak için doğru çevreyi yaratmaktı. | TED | في عام (٢٠١٢)، دخلنا المسابقة الخاصة ب(مركز أنجليني للإبتكار)، والهدف كان بناء البيئة المناسبة لخلق المعرفة. |
O gün, doğumhanede oğlumu kollarımda tuttuğumda 14 yaşında kaybettiğim masumiyetle yeniden bağlantı kurmamın yanında beni, harekete girmeye sürükleyen önemli şeylere de meydan okumaya başladım: kimlik, topluluk ve amaç gibi genç bir erkekken mücadele ettiğim şeylerle. | TED | وعندما حضنت ابني في ذراعيّ بغرفة الولادة في ذلك اليوم، لم أقم فقط بالاتصال مرة أخرى مع بعض البراءة التي فقدتها بعمر 14 سنة، لكنها بدأت أيضًا بتحدي الأشياء المهمة جدًا التي جذبتني للحركة في المقام الأول: الهوية والمجتمع والهدف.. أشياء كنت أعاني منها كصبي صغير. |
Bu maaş ve amaç. | Open Subtitles | هذا راتبى والهدف منه |
Bana güç ve amaç verdiler. | Open Subtitles | أعطوني القوة والهدف |
Ben kaybolmuşken bana yardım ettin, evini açtın. Bir aile ve amaç verdin ve sana hep minnettar kalacağım. | Open Subtitles | انت ساعتيني عندما كنت ضائعا اعطيتيني منزلا الاسره والغرض |
Bu grubun amaçlarından biri insanların hayatlarında gerçekten anlam ve amaç buldukları bir anı düşünmekti. | TED | وكان أحد أهداف تكوين تلك المجموعة هو تشجيع الناس على تذكُّر اللحظات التي كانوا قد اكتشفوا فيها المعنى والغاية من حياتهم. |
Masumiyet ve amaç... ve anlam görüyorum. | Open Subtitles | "أرى البراءة والغاية" "والمعنى" |