Mutlu olmak isterler ve aynı zamanda da benmerkezci, bencil ve pintidirler. | Open Subtitles | إلا أنهم يطلبون السعادة وفي نفس الوقت هم مجرد أنانييون ومغرورين وجشعين |
Bu bana önceleri Michael Jackson'ın yapmış olduğu denge hareketlerini hatırlatıyor çünkü çaldığınız şeyi dengelemek ve detone olmamak için savaş veriyor ve aynı zamanda da müziği hissetmek istiyorsunuz çok fazla akorda odaklanmayı istemiyorsunuz. | TED | إنه يذكرني بفعل التوازن باكراً، ما كان يفعله مايكل، لأنك تقاتل بشدة للإحتفاظ بالتوازن مع ما تلعبه، وتبقى على اللحن، وفي نفس الوقت فأنت لا تريد التركيز كثيراً على البقاء في تناغم طوال الوقت. تريد أن تشعر بالموسيقى. |
Gerçek ve aynı zamanda da büyülü bir şey. | Open Subtitles | حقيقة وفي نفس الوقت سحر |
Gerçek ve aynı zamanda da büyülü bir şey. | Open Subtitles | حقيقة وفي نفس الوقت سحر |