Nasıl geldiğinin bir önemi yok; o ölmedi ve burası da bitmiş değil. | Open Subtitles | لا يهمّ ما يشعرك به الوضع، إنّه ليس ميّتًا، وهذا المكان لم ينتهِ. |
Yani, ben yetişkin bir adamım ve burası sinirlerimi bozuyor. | Open Subtitles | أنا أعنى أننى رجل ناضج وهذا المكان أصبح صعبا |
Yeni bir dünyaya giriyoruz ve burası ve burayla ilişkili tüm yerler yakında unutulacak, hiç var olmamışçasına. | Open Subtitles | نحنمقبلونعلىعالمجديد ، وهذا المكان وكل مايرتبط به سيصبح قريبا |
Tamam, yere eşzamanlı uydu pozisyonuna göre girişimiz burası ve burası. | Open Subtitles | حسناً ، طبقاً لمدار القمر الصناعي سيكون مدخلنا من هنا وهنا |
Orası ve burası arasında tam 9 saatlik fark var. | Open Subtitles | حسناً، هناك 9 ساعات فرق في التوقيت بين هناك وهنا |
Sinyal artışı olan bölgeler burası, burası, burası ve burası. | Open Subtitles | و مناطق إشارة زائدة هنا هنا، هنا و هنا تباً |
ve burası sonsuza kadar mutlu bir şekilde yaşamak istediğim mekan. | Open Subtitles | وهذا هو المكان الذي تمنيت أن أعيش به بساعدة إلى الأبد |
ve burası da Penthouse forumu. | Open Subtitles | و هذا هو السقيفة حيث الرسائل المكتوبة بأكياس القمامة |
Ben bir tek çobanlıktan anlarım ve burası da iyi bir yer. | Open Subtitles | أعلم فقط كيف أرعى الأغنام وهذا المكان جيّد |
Oğlun hasta ve burası lağım gibi kokuyor. | Open Subtitles | أبنك مريض, وهذا المكان رائحته كمجاري مفتوحة |
Çünkü Dünya'yı kurtarmak için yelkenleri indiriyorsun ve burası için çaba harcamazsan eleştiri alırsın bak. | Open Subtitles | لأنك ستمضي في رحلة بحرية لإنقاذ العالم وهذا المكان لا يحتمل أي نقد صحفي سلبي. |
ve burası daha da güzel yani | Open Subtitles | أجل وهذا المكان يصبح أفضل أكثر ليس أنني قابلت متسكعاً |
Ama onlar intiharmış, cinayet değil ve burası perili falan değil, değil mi? | Open Subtitles | لكنها حالات انتحار وليست قتل وهذا المكان ليس مسكوناً، أليس كذلك؟ |
Bak bir süredir seninle çalışıyorum, ve burası benim için bir ev gibi, | Open Subtitles | أترى، لقد عملتُ لديك لفترة، وهذا المكان كمنزلي، |
İnandığı ve inanmadığı şeyler vardı ve burası da onlardan biriydi. | Open Subtitles | كانت هنالك أمورُ آمن بها وأخرى لم يؤمن بها. وهذا المكان منها. |
Sorun ne diye bakmaya geleceğim ve burası çok önemli, beni tanımayacaksınız. | Open Subtitles | توقفت لأرى ما المشكلة وهنا أهم جزء في الموضوع انكم لا تعرفونني |
Burada, Solomon Adaları'nda, bu türde sadece birkaç bin tane üreyen dişi kaldı ve burası, onlar için önemli noktalardan biri. | TED | وهنا في جزر سليمان، لم يتبقى سوى بضعة آلاف من الإناث الولودة من هذا النوع، وهذه واحدة من المناطق المهمة بالنسبة لهم. |
Biz de Buffalo, New York'a gittik. ve burası bu işin öncülerinden. | TED | وهكذا ذهبنا إلى بوفالو ، نيويورك وهنا مقدمة لذلك. |
ve burası Peru. Çocuklar, temizledikleri bir nehrin hikayesini anlatıyorlar. | TED | وهنا في البيرو .. حيث أخبر الاولاد .. قصة عن نهر قاموا بتنظيفه |
İşte burası büyük Musele'nin mahkeme düzenlediği yer, ve burası da Napoleon Bonaparte'nin | Open Subtitles | هما حيث عقد موسيلى محكمته وهنا حيث نابليون بونابرت |
Burası başlangıç efendim, ve burası da sırrı gizleyen labirent. | Open Subtitles | من هنا البداية،مولاى. وهنا المتاهة التى تحوى السر. |
Ve burada gösterdiğimiz ise , -- örneğin burada -- çok az sayıda insan etkilenmiş, ilerledikçe ise daha fazla sayıda etkileniyor ve burası da salgının tepe noktası. | TED | و ما نعرضه هنا هو قليل من الأشخاص متأثرين، المزيد و المزيد و المزيد إلى هنا و هنا قمة الوباء |
ve burası insanların kaka yapmalarına yardımcı olması için iğrenç tahıllar aldıkları yer. | Open Subtitles | وهذا هو المكان الذي يشتري منه الناس حبوب مقرفة كي تساعدهم في التغوط |
ve burası da hayata dair sorulara kafasını yorduğu yatağı. | Open Subtitles | و هذا هو سريره الحالي أين يستلقي و يتأمّل في أسئلة الحياة الأكثر غموضاً |