Bakıyorum yemeğini almışsın ve düşündüm de yemek için bunları kullanabilirsin. | Open Subtitles | رأيتك حصلت على الطعام وفكرت ان بأمكانك استعمال شيء للاكل معه |
Ben, bu sabah uyandım, aynaya baktım ve düşündüm ki, değişmem gerekiyor. | Open Subtitles | استيقظت هذا الصباح ونظرت في المرآه وفكرت مباشرة, أنني في حاجة للتغير |
ve düşündüm ki, çok basit bir şekilde sondaki emeklilik yıllarını oradan alıp çalışma yıllarının arasına dağıtmak çok yardımcı olabilirdi. | TED | وظننت أنه قد يكون من المفيد أن نقوم جوهريا بقطع خمس سنوات من سنوات التقاعد هذه وأن نوزعها بين سنوات العمل هذه. |
ve düşündüm ki yüz yıI önce elmas madenciliği o kadar acımasız değildi. | Open Subtitles | و أعتقد أن قبل مائة عام إستخراج الماسات لم يكن يتم بوحشيه كالآن |
ve düşündüm ki, bu, annem için etkileyici bir kart yapmam için Scratch'ı kullanmak bir fırsat olabilirdi. | TED | ففكرت أنها قد تكون فرصة لاستخدام سكراتش لصنع بطاقة معايدة تفاعلية لأمي. |
ve düşündüm ki, bu dua boyunca ona tutunursam, ben de onunla beraber cennete gidebilirdim. | TED | واعتقدت أنني إذا تمسكت بيدها أثناء هذه الصلاة، أنني ربما أذهب معها في الاتجاه الصحيح |
Bak, şu anda yalnızım, ve düşündüm ki biz... | Open Subtitles | حسنا انا عزباء الآن ولقد فكرت ربما يمكننا أن |
Sanırım buradaki yerli halkla bir sorunumuz var. - Ve, düşündüm de belki... | Open Subtitles | أظن أنه لدينا مشكلة هنا مع السكان المحليين و ظننت أنه ربما |
ve düşündüm, hayır, bu cok yakın bir bakış, ama bir kızın babasına vereceği cinsten degil, dedim. | TED | وفكرت بأنه لا يمكن أن تكون إبنته لأن نظرتها حميميه جداً وهي نظرة لا تعطيها الأبنه لوالدها |
Tadını çıkardım ve düşündüm, nasıl böyle bir hisse kapılabildim? | TED | امتصصتها وفكرت ، كيف أمكنني تجاهل مثل هذه النعم في السابق ؟ |
ve düşündüm, "Nasıl olabilir? | TED | وفكرت ، كيف يمكن ذلك ؟ لأنني فقدت كل شيء |
Çocukken kafamı kitaplardan kaldırmazdım ve düşündüm, yetişkin olarak neden hayatımı böyle sürdürmeyeyim ki? | TED | كما ترون ، كطفلة دفنت نفسي في الكتب، وفكرت لماذا لا أكسب عيشي خلال فعل هذا عندما أكبر؟ |
ve düşündüm ki, daha taze bir yaranın üzerinde sanki bir yarış varmış gibi düşünmek hayret verici birşey. | TED | وفكرت أنه من المدهش أن نخمن كما لو كانت منافسة، على أمر أعتبره جرحا نديا |
Sizin ateşe çok yakın olduğunuzu fark ettim ve düşündüm de belki de çok sıcak gelmiştir. | Open Subtitles | ثم رأيت مدى قربك من النار وظننت أنك قد تكونين دافئة أكثر من اللازم. |
ve düşündüm ki belki de onu size iletmeliyim Tanrı aşkına | Open Subtitles | وظننت أنها ربما تخص أحد الجنود الذين لقوا حتفهم |
Bunu almanı istiyorum. Baştandır yanımdaydı ve düşündüm ki... | Open Subtitles | أريدك أن تحظى بذالك أنا إحتفظت به طوال الوقت وظننت |
Tamam, birkaç DVD aldım, ve düşündüm ki birkaçını izleriz. | Open Subtitles | حسنا. لدى بعض دي في دي ، و أعتقد نحن سنبقى هنا. |
Kitabımı bitirdim ve düşündüm ki bunu beni yemeğe çıkararak kutlayabilirsin. | Open Subtitles | أنهيت كتابي ففكرت أن نحتفل يمكنك أن تأخذني لتناول الغداء |
Yıllar sonra onu Arjantin'de gördüm ve düşündüm ki: | Open Subtitles | بعد عدة سنوات رأيته في الأرجنتين واعتقدت: |
Dışarıdan yemek almakla ilgili mesajını aldım ve düşündüm ki... | Open Subtitles | حصلت على رسالتك من اجل احضار العشاء الليله ولقد فكرت انه... |
ve düşündüm ki, seni kaybetmek nasıl oluyor anlasın. | Open Subtitles | و ظننت أنه يجب أن يعرف ما الشعور بخسارتك |
Gözünüzün içine bakma fırsatını kaçırmıştım ve düşündüm ki, bunu telafi etmeliyim. | Open Subtitles | لقد فوّت فرصة أن أنظر إليك بعيني وإعتقدت أنه الوقت لتعويض ذلك |
ve düşündüm ki, bir kadın nasıl bu kadar çaresiz, umutsuz kalıp hapları ezerek onların sıcak çikolatalarına koyarak kendi çocuklarına verebilir? | Open Subtitles | وفكّرت كيف يُمكن لأمرأة أن تكون يائسة للغاية وبدون أمل بأن تسحق حبوب الأدوية، وتضعها في الشوكولاته الساخنة، وتُقدّمها لأطفالها؟ |
Eve gidiyordum, köprünün üstündeydim ve düşündüm ki belki çözüm budur. | Open Subtitles | كنتُ أقودُ عائدتاً الى البيت فوق الجسر وأعتقدتُ لوهلة ربما هذهِ هي الفرصة |
ve düşündüm de, iki günlük zaman içerisinde bu yüzüşü Kuzey Kutbu'nda yapacaktım. | TED | و فكرت انه في غضون يومين سوف اقوم بهذه السباحة عبر القطب الشمالي. |
Yani bak tam olarak sana hoşgeldin demeyi düşünmemiştim fakat sonra şu çıkartmayı gördüm ve düşündüm ki belki de müdürün kızı o kadar da ezik değildir. | Open Subtitles | لذا، انظري، لم أكن أخطط لأجعلك ،تشعرين بأنه مرحب بك هنا لكنني رأيت الملصق، ثم فكرت ربما ابنة المدير ليست فاشلة |