Sizlerle paylaşmak isterim ki, sevgi, merhamet, güven ve dürüstlük, | TED | أريد مشاركة هذا معكم، بسبب الحب، بسبب الرحمة، وبسبب الثقة والصدق. |
- Evliliğin iki temel direğinin "açıklık" ve "dürüstlük" olduğunu biliyorsun. | Open Subtitles | أنت تعرف أن اثنين من أركان الزواج هي الانفتاح والصدق. |
İyi mizah ve taşlamadan kastım ise, her şeyden önce, doğruluk ve dürüstlük ile yapılmış bir yapıt olmasıdır. | TED | بالعودة لما أعنيه بأفضل كوميديا وسخرية، أقصد أن أي عمل يصدر في المقام الأول وفي الغالب عن الصدق والنزاهة. |
Bizler hayatlarımızı hakikat, görev onur ve dürüstlük prensipleriyle yaşarız. | Open Subtitles | نعيش حياتنا بناءً على الحقيقة الواجب, الشرف والنزاهة |
Yemek iptal. Bütün bu gevezeliklere ve dürüstlük uygulamalarına bir ara vermeliyim. | Open Subtitles | اريد استراحه من كل تمارين الصراخ و الصدق |
Zaten ben de Wyatt an Ashlynn hakkında değil, birliktelik, bağlılık sadık olmak gibi ve dürüstlük gibi | Open Subtitles | -لستُ أتحدث عنهما إنّما أتحدث أن الشراكة والالتزام والوفاء والأمانة |
Çok güzel bir ilişki kuruyor olmalısın sağlam bir ilişkinin temellerinin karşılıklı güven ve dürüstlük olduğu düşünülürse. | Open Subtitles | لديك إمكانية إقامة علاقة رائعة ورؤية كيف تنشأ على أساس متين من الثقة المتبادلة والصراحة |
Ama onlar bşka bir şeyi daha paylşırlar, karşılıklı saygı, anlayış, ve dürüstlük. | Open Subtitles | لكن أيضا أنهما يشتركان شيء آخر، و الاحترام المتبادل، التفاهم والصدق. |
Senin gözlerinde iyilik ve dürüstlük görüyorum. | Open Subtitles | أرى الخير والصدق عندما أنظر في عينيك. |
Sen...sen..sen bilirsin, her zaman güven ve dürüstlük ile önde gidersin... | Open Subtitles | كما تعلم أنت تعتمد القيادة بالثقة والصدق... |
Evet, hakikat ve dürüstlük benim için çok önemlidir. | Open Subtitles | فالحقيقة والصدق مهمان جداً لي. |
Zalimlik ve dürüstlük... | Open Subtitles | القسوة والصدق... |
Vefatından sonra, onun adına bir vakıf kurduk, tam da bunu yapmak üzere; gençler ve çocuklarla çalışmak, karakter ve kişisel liderlik inşa etmeye başlamak, maksat ve dürüstlük aşılamak için. | TED | ومنذ وفاتها، أنشأنا مؤسسة باسمها لفعل هذا تماماً لكن لكي نعمل مع الشباب والأطفال لنبدأ بناء شخصية وقيادة، لإلهام الغرض والنزاهة. |
Şey, bu ve cesaret, ve dürüstlük. | Open Subtitles | حسناً، بالإضافة إلى الشجاعة والنزاهة |
Cesaret ve dürüstlük. | Open Subtitles | الشجاعة والنزاهة. |
Seattle halkı beni bilgelik ve dürüstlük sembolü olarak görüyor. | Open Subtitles | (يعتمد عليّ شعب (سياتل بصفتي رمزاً للحكمة والنزاهة |
Doğruluk ve dürüstlük abidesi olduğuna şüphe yok. | Open Subtitles | يا له من نموذج للصدق والنزاهة |
Baksana, çocuk doktoru 188 cm, dolgun maaş. İlişkilerde önem verdiği şeyler ise güven ve dürüstlük. Amma klişe. | Open Subtitles | أنظر , طبيب أطفال طوله 6.2 , راتب ممتاز و ما يهمه في العلاقة هو الثقة و الصدق يا إلهي , سطحي جداً |
Bana karşı dürüsttün ve dürüstlük ödüllendirilmeli. | Open Subtitles | كنت صـادقـا معي و الصدق يجب أن يُكـافـأ |
Cesaret, tevazu ve dürüstlük. | Open Subtitles | الشجاعة، التواضع والأمانة |
Demek istediğim, E.B., sen ve ben beraber atacağımız her bir adımın... tüm detayları hakkında, sonsuz sadakat... ve dürüstlük sözü verdiğimizde... ben kendimde değil miydim? | Open Subtitles | أعني، هل كنت نائماً يا (إي بي) عندما تعاهدنا على الولاء الدائم والصراحة المتبادلة على أساس الثقة الكاملة بشأن كل تفصيل لعين في كل خطوة لعينة كنا سنخطوها معاً؟ |