Arkamdaki görsel bu çapraz helezonik iskelet dokusundan bir parçayı gösteriyor ve duvarın yüzeyine bakacağınız şekilde kesilmiş. | TED | الصورة خلفي تظهر جزء من النسيج في احد تلك الهياكل اللولبية المتقاطعة المقطع يُظهر سطح الجدار |
Penisilin, bu ağı ören bileşimlerden bir tanesine tutunur ve duvarın, kritik bir safhada yeniden oluşmasını önler. | TED | يتداخل البنسلين بين المركّبات التي تنسج وحدات هذه الشبكة ويحول دون إعادة بناء الجدار عند مرحلة دقيقة. |
Onlardan yardım istedim ve duvarın dışındaki bir çalışma kampına transfer edilmesini sağladılar. | Open Subtitles | وقاموا بترتيب نقله إلى أحد المعسكرات العمل خارج الجدار |
ve duvarın altından geçerken yakalandılar. | Open Subtitles | قـُـبض عليهم وهم يحاولون الفرار تحت الجدار |
3 Temmuz 2017'de Erken uyandım, müsli ve meyveyle normal kahvaltımı yaptım ve duvarın dibine güneş doğmadan vardım. | TED | في 3 يونيو، عام 2017، استيقظت مبكرًا، تناولت فطوري المعتاد من حبوب الميوسلي والفاكهة ووصلت إلى قاعدة الجدار قبل شروق الشمس. |
Onu yerinden çıkaracağız ve duvarın öbür tarafına geçeceğiz. | Open Subtitles | الذي سنفكّه ونعبر الجدار من خلاله |
Çok büyükmüş ve duvarın arkasında yaşıyormuş. | Open Subtitles | ولكن شيئاً وحشياً يعيش خلف ذلك الجدار |
Dualarını da ufak ufak kağıtlara yazarlar ve duvarın içine sıkıştırırlar. | Open Subtitles | كما ترين، هم يكتبون صلواتهم في قصاصات صغيرة... و بعد ذلك يدخلونها في ثنايا الجدار |
Anladığıma göre, Will eski vekil Snyder'dan geçiş izni aldı ve duvarın diğer tarafına geçti. | Open Subtitles | حسب معلوماتي (ويل) حصل على أذن للمرور من قـِـبل الوكيل سنايدر وعبـَـر الجدار |
Joy, bu anlattığın Cadılar Bayramı, şişko Steve'in Michelin gibi giyindiği ve duvarın içinden geçmek isterken burnunu kırdığı olabilir mi? | Open Subtitles | جـوي ) , هل كان ( ستيف ) السميـن مرتديـاً ) ... زي " الرجـل البارد " في حفلـة الهالويـن تلك و كسـر أنفـه لمحاولتـه عبـور الجدار ؟ |