ve görünen o ki, İndus tüccarları, bezirganları yabancı bir dili yazmak için de İndus yazısını kullanıyorlardı. | TED | ويبدو أن ما حدث هنا هو ان التجار الهندوس كانوا يستخدمون هذا الاسلوب النصي لكتابة اللغات الأجنبية. |
Benim için bu konuda konuşması çok zor ve görünen o ki, bu konu diğer herkese de zor geliyor. O kadar ki, hiç kimse bu konudan bahsetmiyor. | TED | إنه من الصعب علي أن أتحدت عن ذلك، ويبدو أنه يصعب على أي كان أن يتكلم عن ذلك، لدرجة أن لا أحد يتحدث عن ذلك. |
Büyüleyici bir şey inşa ettiniz ve görünen o ki altın çağınızı daha yaşamadınız. | TED | قد قمت ببناء شئ مدهش، ويبدو ان أفضل وقت له مازال في المستقبل. |
ve görünen o ki bilimin bir kenara atılmasıyla ilgilenmiyor. | Open Subtitles | وعلى ما يبدو بقدر انها تشعر بالقلق العلم هو أن ينسى. |
ve görünen o ki National City'de onun aslında ne kadar kötü biri olduğunu onaylayan tek kişi benim. | Open Subtitles | وعلى ما يبدو أنا الشخص الوحيد في ناشيونال سيتي أن تقدر مدى الشر هي في الواقع. |
Rex, pratisyen hekim olarak işe başlamıştı ve görünen o ki iyi para kazanıyordu. | Open Subtitles | كان هذا بعد زواجكما .. كان "ريكس" قد فتح عيادته للتو وعلى ما يبدو ، كان المال يتدفق |
Adam kitap tüccarı, ve görünen o ki bazı Grimm kitapları bulmuş. | Open Subtitles | انه تاجر كتب ومن الواضح انه وجدب بعض كتب الجريم |
ve görünen o ki, bu senin için çok önemli. | Open Subtitles | ومن الواضح انه شيء مهم جدا بالنسبة إليك |
ve görünen o ki bir muhabir turnuvanın ilk röportajını herkesin favori sol açığından kapmış görünüyor. | Open Subtitles | ويبدو ان هناك مراسل محظوظ سيجري مقابلة مع الجناح اليسار المفضل للجميع |
Gözetleme kameralarından çıkan videoyu izledim ve görünen o ki oğlumla konuşmuşsun sanki kazadan sonra onu rahatlatmaya çalışmışsın? | Open Subtitles | لقد رأيت شريط المراقبة ويبدو انك تحدثت الى ابني كما لو انك هدأت من روعه بعد الحادث انا لم أهدئ من روع اي أحد |
- ve görünen o ki yaptıkları ile ilgili vicdan azabı çekiyor. | Open Subtitles | ويبدو انه يشعر ببعض مستويات الندم في عملياته |
Kamera aracılığıyla maktulün adımlarını izledim ve görünen o ki, onu buraya getiren kesinlikle şuradaki kırık lamba. | Open Subtitles | حتى الآن، تتبعت خطوات الضحية من خلال شريط الفيديو، ويبدو أن ذلك المصباح المكسور جذبها إلى هنا. |
Buradaki konumum gereği kesinleşmiş bilgilerden haberim oluyor ve görünen o ki, gelişmelerden habersiz olabilirsiniz. | Open Subtitles | في موقعي هنا أنا مطلعة على معلومات معينة ويبدو أنك ربما خارج الحلقة |
Evet ve görünen o ki onlarda benden korkuyor. | Open Subtitles | نعم، وعلى ما يبدو انهم يخافون مني أيضا |
ve görünen o ki, ehliyeti yokmuş. | Open Subtitles | وعلى ما يبدو أنّه كان لا يقود. |
Sahneye çağrılmıştım... ve görünen o ki tavuk gibi gıdaklamışım... 3000 kişinin önünde ama... kesinlikle buna dair bir şey yok aklımda. | Open Subtitles | وتلقّيتُ دعوة للصعود على خشبة المسرح... وعلى ما يبدو أنني أصدرتُ صوت قرقرة كالدجاج ، أمام 3000 شخص ولكن لا يوجد لديّ أيّ ذاكرة عنه |
ve görünen o ki, bu senin için çok önemli. | Open Subtitles | ومن الواضح انه شيء مهم جدا بالنسبة إليك |