O, güzel olsun diye yaratılmamış sadece çocuk ruhunu koruyabilmek için nazik dürüst ve genç. | Open Subtitles | ليس من المهم أن تكون جميلة فقط لطيفة وصريحة وصغيرة بما فيه الكفاية لحمل الأطفال |
O adama asılıyor ve biliyorum ki çok güzel ve genç bir kız arkadaşı var. | Open Subtitles | ،إنها تغازل ذلك الرجل .. وأنا أعرف أن لديه حبيبة جميلة جداً وصغيرة جداً |
Evlerdeki ve sokaklardaki, şaşırtıcı oranda kadın ve genç siyahi erkeğin hayatına mal olan günlük silah terörüne yeter. | TED | كفى من الإرهاب اليومي نتيجة عنف الأسلحة النارية في المنازل والشوارع التي حصدت أرواح نساء وشباب من العرق الأفريقي وبنسب مذهلة. |
Orta yaşlılardan ve genç olanlardan kesinlikle daha mutlular. | TED | هم أكثر سعادة من متوسطي الأعمار، و من الشباب بالتأكيد. |
Senden daha akıllı ve genç insanlar öldürdüm. | Open Subtitles | يجب أن أخبرك إنني قتلت أشخاصاً أذكى وأصغر منك |
Çünkü harikasın ve genç ve önüne kocaman bir hayatın var. | Open Subtitles | لكن وسيم و صغير ولديك حياة كاملة أمامك، |
Sense" Yakışıklı ve genç olduğun için kız seninle yatmıştır." dersin. | Open Subtitles | أقول لكم، حسنا، نامت فقط معك السبب كنت حسن المظهر والشباب. |
Onu kovup, daha yeni ve genç birini alacaklar. | Open Subtitles | سيطردونه وسيأتون بشخص جديد واصغر |
Evim 15 nci katta bir apartman dairesi tam dullar ve genç profesyonellere göre. | Open Subtitles | بيتي كان يقع في الدور الـ 15 في وسط حجرات للأرامل والمحترفين |
Birçok yetenekli ve genç müzisyenin yanında bir isim var ki diğerlerinden ayrılıyor. | Open Subtitles | رغم ذلك, وبين الجدد وظهور فنانين موهوبين اسم واحد يقف كقلب و روح |
Size ve genç yeteneğinize inanan seçim destekçiniz... kardinallerin çoğunu etkiledi. | Open Subtitles | الناخب العظين الذي آمن فيك وبمواهبك الشابة أثّر على معظم الكرادلة |
Çok güzel ve genç ama ben biraz daha farklı bir şey arıyorum. | Open Subtitles | إنها جميلة وصغيرة لكني أبحث عن شيء مختلف |
ve genç olmalı,yirmi Yaşındaymış gibi. | Open Subtitles | بمعدل جمال ،10 وصغيرة ،بعمر 20 |
ve genç insanlar, genç Tibetliler, artık bunun bir işe yaramadığını söylemeye başladılar. | TED | وشباب التيبت شباب التيبت يقولون " ان هذا لايُجدي نفعاً " |
Bocalarsak,tereddüt edersek bu terapileri gerçekten geliştiremeyiz. o zaman bütün bir topluluğu suçlarız yeteri kadar sağlıklı ve genç insanlar bu terapilerden yarar sağlayacaktır ama mümkün olamayacaktır çünkü yapabildiğimiz kadar hızlı geliştiremedik - belirsiz bir yaşama sahip olan bu insanları haklarından mahrum edeceğiz ve bunun ahlaki olmadığını düşünüyorum. | TED | إذا تردّدنا، ولم نطوّر هذه التقنيّات، فنحن نحرم عدداً كبيراً من النّاس، الذّين قد يكونون في صحّة وشباب... مما يجعل من الممكن لهم أن يستفيدوا من هذه التقنيّات، ولن يحدث ذلك، حيث لم نسعى إلى تطوير هذه التّقنيّات بالسّرعة المناسبة سنحرم هؤلاء النّاس عمراً مديداً، وأنا أعتبر ذلك عملاً لا أخلاقياً. |
diye sorduğunu anlattı. Yani yüksek beklentiler merak ve genç insanları meraklı olmaya itmekle ilgilidir. | TED | وبالتالي فإن التوقعات العالية تتعلق بالفضول وتشجع الشباب على أن يكونوا فضوليين. |
Senden daha akıllı ve genç insanlar öldürdüm. | Open Subtitles | يجب أن أخبرك إنني قتلت أشخاصاً أذكى وأصغر منك |
Aptal ve genç. | Open Subtitles | نعم, اننى غبى و صغير |
Ve bu, çocuk ve genç erişkin lösemisi için Ağustos 2017'de FDA'nın bunu onaylamasına yol açtı. | TED | ونتج عنه الحصول على المُصادقة من هيئة الطعام والدواء للأطفال والشباب المصابين بسرطان الدم في أغسطس 2017. |
Onu kovup, daha yeni ve genç birini alacaklar. | Open Subtitles | سيطردونه وسيأتون بشخص جديد واصغر |