Kolunu pencereden dışarı çıkarıp havayı ve hızı teninde hissetmek. | Open Subtitles | وتضع يدك من خلال النافذة تشعر بالهواء والسرعة على جلدك |
Bu durum sadece yüzeyi etkilediği için, dalgaların boyu ve hızı kısıtlanmıştır. | TED | ولأنها تؤثر فقط على السطح، فالأمواج محدودة الحجم والسرعة. |
Eğimi ve hızı %5 arttırıyorum. | Open Subtitles | أقوم بزيادة الميلان والسرعة إلى 5 بالمائة |
Otomatik pilotu birkaç dakikada bir rotayı, irtifayı ve hızı değiştirmesi için ayarladım. | Open Subtitles | لقد ضبطت الطيار الآلي على تغيير الوجهة و الإرتفاع و السرعة كل دقيقتين |
Güç ve hızı Morisol'un sol dizinin yaratacağı darbeyle örtüşüyor. | Open Subtitles | القوة و السرعة تطابق الضرر في ركبة ( ماريسول ) اليسرى |
Işık bu kadar hızlı yol aldığı ve hızı sabit olduğu için onu evrende çok uzak mesafeleri ölçmek için kullanabiliriz. | Open Subtitles | ولأن الضوء بسرعة وسرعته ثابتة، علينا الاستفادة بها لنا بقياس المسافات في الكون. |
Tren raya göre çok hızlı gidiyor ve hızı artıyor. | Open Subtitles | القطار يسير بسرعة أعلى من سرعة الخط وسرعته تزداد. |
Motor darbesi ve hızı, darbenin uzunluğuna göre değişir. | Open Subtitles | نبض المُحركات والسرعة تتغير بمدة النبضة |
- Rotayı ve hızı koruyun. Öyle yapın. | Open Subtitles | الحفاظ على المسار والسرعة. |
IP'nin bazı geleneksel telekom standartlarından öne çıktığını görüyorsunuz. Bu bir kıvılcım noktası - eğer Malcolm buradaysa beni affetsin - ve ekonomiyi değiştirecek, ve hızı, endüstrideki oyuncuları; | TED | أنتم تنظرون إلى بروتوكول الإنترنت الIP وهو يحلّ مكان معايير الإتصالات التقليدية. هذه نقطة تحوّل -- اذا كان مالكوم هنا فأرجو أن يسامحني -- سيقوم هذا بتغيير الإقتصاد والسرعة واللاعبين الأساسيين في قطاع الصناعة. |