DNA'nın haritasını çıkarmak, kopyalamak ve hatta değiştirmek için teknolojilerimiz vardı. | TED | لدينا تقنيات تساعد على ترتيب الحمض النووي ولنسخه وحتى للتلاعب فيه. |
Genetik, yaş, beslenme, hastalık ve hatta gebelik, vücudun ilacı işleme verimliliğini etkiler. | TED | الجينات، العمر، التغذية، الأمراض، وحتى الحمل يؤثر على كفاءة الجسم بالتعامل مع الدواء. |
Hepimiz biliyoruz ki herhangi bir etkin eğitim, araştırma, sağlık ve hatta savunma reformu 10, 15, belki de 20 yıllık çalışmayı gerektirir. | TED | نعلم جميعًا أن أي نوع من الإصلاح الفعال للتعليم والأبحاث والصحة وحتى الدفاع، يستغرق 10 أو 15 أو ربما 20 سنة كي ينجح. |
Yani sana geometri, kampçılık ve hatta ahlak dersleri veremem. | Open Subtitles | لا يمكنني تعليمك أنت وأخيك التخييم أو حتى الأخلاق الحميدة |
Onlara nasıl, ne zaman ve hatta neden protesto edeceklerini anlatmamız için bize ihtiyaçları olmadığını gördüler. | TED | وتعلموا أنهم لا يحتاجون إلينا لنقول شيئا أو حتى لماذا الاحتجاج. |
Evet biliyorum,... ...insanlığın kendi dertleri, yoksulluk ve hatta... ...iklim değişikliği varlığına rağmen... ...neden bir kaç kedi hakkında... ...endişelendiğimiz merak edilebilir. | TED | و انا أعرف, في ضوء معاناة الإنسان و فقره, و حتى في تغير المناخ, قد يتسأل أحدنا, لماذا القلق عن قطط قليلة؟. |
Bu radyasyona aşırı maruz kalınması hücre hasarına, radyasyon yanıklarına, radyasyon rahatsızlığına, kanser ve hatta ölüme neden olabilir. | TED | التعرض لكميات هائلة من هذا الإشعاع يمكن أن يؤدي إلى تلف الخلايا، حروق الإشعاع، مرض الإشعاع، السرطان، وحتى الموت. |
...o yüzleri ve hatta o herkesin şikayet ettiği yaşlı cırcırböceğini bile düşünmüş. | Open Subtitles | ويفكّر بكل الأوجه , وحتى الصرصار العجوز وبكل شخص لُعن عندما يقاطع القراءة |
Birçok insan itildiğine, tırmalandığına ve hatta yandığına dair ifade veriyor. | Open Subtitles | ثمة العديد من التقارير عن أشخاص تعرضوا للدفع، للخدش، وحتى القذف |
Makinelere gerçekten de düşünmeyi öğretiyoruz, davranışlarımızı anlamayı, kendilerini savunmayı ve hatta aldatmayı. | TED | نحن فعلياً نعلم الآلات كيف تفكر، كيف تفهم سلوكنا، كيف تدافع عن نفسها وحتى أن تمارس الخداع. |
Tabiki, büyük anne ve babalarından ve hatta büyük büyük anne ve babalarından. | TED | بالطبع من أجدادهم وحتى من أسلافهم القدامى |
ve hatta Antartika'da -- yani, en azından yılın bu zamanları -- arama sorgularının zaman zaman olduğunu görüyoruz. | TED | وحتى في القطب الجنوبي-- حسناً، على الأقل هذه الفترة من السنة-- سنرى من وقت لآخر بعض طلبات البحث تزداد. |
Ve çok fazla başka kapımız olmadığından bu kapıdan çıkan sıcaklık bazen çok güçlü, aktif ve hatta şiddetli olabiliyor. | TED | ولكن لأن ليس لديك فرص أخرى كثيرة ، فالحرارة التي تخرج من هذا الافتتاح في بعض الأحيان قوية للغاية ، نشطة وحتى عنيفة. |
Daha ilk günden Dr. King ile çalışmış ve hatta en bilinen konuşmalarından bazılarını yazmıştı. | TED | فنسنت هاردينغ. عمل مع د. كنج منذ اليوم الأول. وحتى كتب بعض خطبه الشهيرة. |
Buna rağmen, çizgi roman okumaya devam ettim ve hatta kendim çizmeye başladım. | TED | بالرغم من ذلك، استمررت في قراءة الكتب المصورة، وحتى أني بدأت أصنعهم. |
Harvard'da biyoloji öğrettiğim 41 yıl boyunca, maalesef, çok zeki öğrencilerin, akademik kariyer olasılığına ve hatta zorunlu olmayan bilim dersleri dahi almaya, başarısızlık korkusu yüzünden sırt çevirdiklerine tanık oldum. | TED | خلال 41 عاما من تدريس علم الأحياء في جامعة هارفرد، رأيت بحزن الطلاب العباقرة يُبعَدون عن مهنة علمية محتملة أو حتى أخذ المواد الإختيارية في العلوم لأنهم كانوا يخافون من الفشل. |
21, 25 hatta 29 için olduğu gibi, keyifli bir sohbetin, iyi bir molanın, güzel bir TED konuşmasının gelecek yıllar ve hatta jenerasyonlar için inanılmaz büyük bir etkisi olacaktır. | TED | كذلك الأمر، في سن الـ21 أو 25 أو حتى 29، محادثة واحدة جيدة، استراحة واحدة جيدة، حديث تيد جيد، يمكن أن يكون له أثر هائل خلال السنوات و حتى الأجيال القادمة. |
Kullanırken bir yandan da CNC makinasıyla yeni parçalar üretebilir ve hatta yanına bir ev daha dikebilirsiniz. | TED | مع آلة التصنيع بااكمبيوتر، يمكنك صنع أجزاء جديدة له على مدى حياته، أو حتى استخدامها لصنع المنزل المجاور. |
ve hatta online suçluları bulabilsek bile çoğu zaman sonuç alınmaz. | TED | و حتى اذا استطعنا ايجاد المجرمين في الغالب لا يوجد ناتج |
ve hatta iş günü tipik olarak sekiz saattir, buradaki kaç insan ofiste kendine sekiz saat ayırdı? | TED | وعلى الرغم من أن يوم العمل هو عادة ثماني ساعات , كم من الناس يمضى الثماني ساعات في المكتب؟ |
Şimdi inşa ettiğimiz bir dizi projeyi size göstereceğim; tek boyutlu, iki boyutlu, üç boyutlu ve hatta dört boyutlu sistemler. | TED | الآن سأريكم بعض المشاريع التي قمت ببنائها، أنطمة ذو بعد واحد و بعدين و ثلاثة أبعاد وحتّى أنظمة ذو أربعة أبعاد. |
ve hatta acı çekiyor olsalar da, hayatlarının en zor zamanlarını yaşıyor olsalar da daha mutlu hissettiklerini söylediler. | TED | وكذلك احساسهم بأنهم أكثر سعادة على الرغم من أنهم كانوا يتألمون ويواجهون أصعب تحديات في حياتهم |
Ne zaman ve olup olmayacağına siz karar veriyorsunuz. ve hatta eğer hiç tanımadığınız birini arayıp onunla sevişmek istediğinizi söyleyin, tamam diyecektir. | Open Subtitles | فيجب أن تقرري متى وأين سيحدث هذا وفي الحقيقة إن أتصلتِ بغريب عنكِ |
Bir çekici ve hatta bizi kasabaya götürecek bir taksi çağırmam lazım. | Open Subtitles | أعتقد أنني يجب أن أتصل بشاحنة السحب وربما سيارة أجرة لتأخذنا للمدينة |
Yaralanma ve hatta ölüm riski arttıkça, gerilim de tırmanıyor. | Open Subtitles | يشتد وطيس المعركة كما يشتد خطر الإصابة أو حتّى الموت |
Bölge ve hatta belki de Antartika'daki Eskiler karakolu da dahil. | Open Subtitles | بما فيها قيادة بوابة النجوم، والمنطقة 51 وربّما حتى محطة القدماء في القارة القطبية الجنوبية |
Yemek yapıyor, temizliyor ve hatta suyla ilaç bile yapıyorlardı. | TED | وإنهم يطهون طعامهم به، وينظفون به، حتى أنهم يصنعون أدويتهم بإستخدامه. |
Hislerinize, duygularınıza ve hatta vücudunuza eşsiz, doğrudan bir yol olduğunu bulduk. | TED | حيث وجدنا أن لدينا طريقاً مباشراً وفريداً نصل به لحواسِكم، مشاعركم، وحتي أجسادكم. |