Sigfrid o kadar cesur ve heyecan verici ki... Eve gitmek istiyorum. | Open Subtitles | وسيغفريد جريئ ، و مثير جدا أنا أريد العودة للبيت |
Ve Sigfrid o kadar cesur ve heyecan verici ki... Ve eve gitmek istiyorum. | Open Subtitles | وسيغفريد جريئ ، و مثير جدا أنا أريد العودة للبيت |
Birazdan yeni, kullanışlı ve heyecan verici bir teknolojiye tanık olacaksınız. Bu teknoloji hayatımızı nasıl su geçirmez yapabileceğimizi gözden geçirmemezi sağlayacak. | TED | أنت ألان على وشك تجربة تكنولوجيا جديدة، متوفرة ومثيرة والتي سوف تجعلنا نعيد التفكير في كيف يمكن وقاية حياتنا من الماء. |
Böylece orada duyduklarımın ardından borç isteyenlere kredi açmanın mantıklı ve heyecan verici olduğunu düşünerek zaman geçirdim. | TED | وما قمت به .. هنا انني قمت باعطاء القروض للاشخاص الذين بدت افكارهم مقنعة ومثيرة |
Tabii ki çok şey öğrenemezsiniz çünkü ilginç, önemli ve heyecan verici her şey çeşitlilikte ve uzmanlıktadır. | TED | لن تعرفوا الكثير بالتأكيد لأن كل شيء ممتع ومهم ومثير يكمن في التنوع والتخصصات. |
Şehirde olmak için ilginç, düzensiz ve heyecan verici bir zamandı. | Open Subtitles | كان وقتاً غامضاً، فوضوياً ومثيراً لتتواجد في المدينة. |
Duygusal ve heyecan verici bir ifade verdi. | Open Subtitles | كانت عاطفية، وكلامها مؤثراً. |
Yeni ve heyecan verici bir şey yapmak istiyordum. | Open Subtitles | أحاولُ تجربة شيءٍ جديد وحماسي. |
Böyle muhteşem bir yemeğin... ve böylesine ilginç ve heyecan verici bir arkadaşın... tadını bir sebep olmadan çıkarabilsem başka ne isterdim. | Open Subtitles | هل يمكننى ان اتمتع بهذا العشاء الجميل والاكثر من ذلك مع الشركة المتحدة تقوم بكل ذلك بدون الاحساس المراد به |
Yani çok yoğun ve heyecan verici bir zaman geçirdik. | TED | لذا بشكل عام، كان لدينا وقتًا شديدًا ومثيرًا للغاية. |
Sizler, yeni ve heyecan verici bir programın parçasısınız. Programın adı... | Open Subtitles | أنتم جزءَ من برنامج جديد و مثير الذي اسمية |
Sizler, yeni ve heyecan verici bir programın parçasısınız. Programın adı... | Open Subtitles | أنتم جزءَ من برنامج جديد و مثير الذي اسمية |
Takdire şayan ve heyecan verici bir karar. | Open Subtitles | قرار مثل هذا جدير بالاعجاب و مثير بشكل ايجابى |
Susan çok zeki ve heyecan verici bir kadın. | Open Subtitles | انها امراة جميلة ومثيرة. أليس بالإمكان أن ترى ذلك؟ |
Yeni ve heyecan verici bir reklam kampanyasıyla. Daha karar vermedim bile! | Open Subtitles | سأقوم بحملة إعلانية جديدة ومثيرة حتى أنني لم أفكر بها بعد |
Ama aynı zamanda tamamen güvenli... ve heyecan verici hissi veriyor. | Open Subtitles | ولكنها تبدو آمنة تماماً ومثيرة حقاً كل ذلك في نفس الوقت، فهمتي؟ |
Seni tanımıyorum... ve daha önceki hayatının, ne kadar umut ve heyecan verici olduğunu bilmiyorum. | Open Subtitles | أنا لم أعرفك ولا أعرف كما كانت حياتك واعدة ومثير قبل وقوع الحادث |
Bazıları oldukça mükemmel ve heyecan verici. Göreceksin. Bu bir armağan. | Open Subtitles | بعض منها عظيم ومثير وستقولى بان ذلك موهبه |
İnsanların alışveriş yapmak, deneyim kazanmak ve gelişmek için toplandığı yeni ve heyecan verici bir yer var. | Open Subtitles | هناك مكان جديد ومثير حيث يمكن للناس أن تتجمع، وتجرب التسوق |
Senin için hala yeni ve heyecan verici olabilir. | Open Subtitles | بالنسبة لك، مازل أمراً جديداً ومثيراً. |
Kulağa gayet ürkütücü ve heyecan verici geliyor değil mi? Patlayıcıyı yapan kızlara tavsiyem, | Open Subtitles | كل ذلك يبدو مخيفاً ومثيراً, أليس كذلك؟ |
Burada serin ve heyecan verici bu adam. | Open Subtitles | رجلا رائعا ومثيراً |
Duygusal ve heyecan verici bir ifade verdi. | Open Subtitles | كانت عاطفية، وكلامها مؤثراً. |
Iris şimdiye kadar birlikte yaşadığım ilk kız arkadaşım, yani her şey yeni ve heyecan verici. | Open Subtitles | -آيريس) أول حبيبة عشت معها) ، لذا كل شيء جديد لي وحماسي ... |
Böyle muhteşem bir yemeğin... ve böylesine ilginç ve heyecan verici bir arkadaşın... tadını bir sebep olmadan çıkarabilsem başka ne isterdim. | Open Subtitles | هل يمكننى ان اتمتع بهذا العشاء الجميل والاكثر من ذلك مع الشركة المتحدة تقوم بكل ذلك بدون الاحساس المراد به |
Bu benim için yeni ve heyecan verici bir şeydi çünkü daha önce yapılan çalışma 2 boyutlu düz, plastik kaplar üzerinde yapılmıştı, bu da kanser hücrelerinin vücudumuzda maruz kaldıkları koşulları çok temsil etmiyordu. | TED | كان هذا جديدًا ومثيرًا بالنسبة لي، لأن العمل السابق كان يجب أن يُنجز على أطباق بلاستيكية وثنائية الأبعاد ومسطحة والتي لم تكن حقًا مُمثِلَة لما تتعرض له الخلايا في أجسامنا. |