Bu konuyu derinlemesine araştırdım, kalbi anlamak için okuyabildiğim kadar okudum, araştırmacılarla tanıştım ve Hindistan'da birçok laboratuvarda çalıştım. | TED | قد استقصيت هذه القضية أكثر وقرأت كل ما بوسعي قراءته لفهم القلب، وقابلت باحثين وعملت في مختبرات في الهند. |
ve Hindistan, hastalığın en son ayakta kaldığı yer oldu. | TED | وفي الهند كان هناك مكان حيث فعل الجدري آخر أفعاله. |
Araştırdık, araştırdık ve Hindistan'da bulunan tüm çiçek hastalıklarını bulduk. | TED | لذا، بحثنا وبحثنا، وعثرنا على كل حالة جدري في الهند. |
Konum Çin ve Hindistan'daki ekonomik büyüme. | TED | يتعلق موضوعي بالتطور الإقتصادي في الصين والهند. |
Ben gerçekten, Asya ve Hindistan'daki olumlu ve olumsuz durumlardan bir ders alınamayacağını mı söylüyorum? | TED | هل ما أقوله بأنه ليس هناك ما يتعلم منه، من إيجابيات آسيا والهند وكذلك سلبياتهما ؟ |
Avustralya takım fikrini kabul etmiyor ve Hindistan için tehlikeli ataklar yapabilir... | Open Subtitles | استراليا ليست بالفريق الذى يستسلم و هجومهم قد يكون خطرا على الهند |
Bu artık senin olabilir, sadece bunu al ve Hindistan'a git. | Open Subtitles | وهذا يمكن أن يكون لك الآن فقط خذه وعُد إلى الهند |
Aslında, ilaçlardaki aktif bileşenlerin %80’ni, özellikle Çin ve Hindistan gibi... ...denizaşırı ülkelerden gelmektedir. Üretimi güvenli yapacak... | TED | في الواقع حوالي 80 بالمئة من المكونات الفعالة في الطب الان تاتي من الخارج وبالتحديد الهند و الصين و لا نملك نظام حوكمة |
Burada iki resim var, Gunandong Eyaleti'ndeki bir tekstil fabrikası, ve Hindistan'daki bir tekstil fabrikası. | TED | هاتان الصورتان لمصانع ملبوسات في إقليم غوانغ دونغ الصيني ومصانع الملبوسات في الهند. |
Ve Çin 0,6 salıyordu, ve Hindistan kişi başına 0,32 ton salıyordu. | TED | و الصين حوالي 0.6. و الهند كانت تطلق 0.32 طن للفرد. |
Eğitim sistemleri çok kuralcı ve Hindistan'da yaratıcılığın yok olmasının sebebi de bu." | TED | إنه حقاً نظام الهند التعليمي القائم على القواعد المسؤول عن قتل كل الابتكار." |
Hissettiğim şekilde konuştum, asıl gerçekler hakkında konuştum ve Hindistan'da yaşamanın getirdiği huzursuzluk hakkında konuştum. | TED | و عن كيف كان شعوري وعن حقائق على الأرض، وعن إحباطات العيش في الهند. |
ve Hindistan, çeyrek milyar akkor ampulünü LED'ler ile değiştirmenin yolunu aramakta ki bu, enerji maliyetlerinde yedi milyar dolar tasarruf demek. | TED | كما أنهم يتطلعون في الهند لاستبدال ربع مليار مصباح متوهج بمصابيح ليد، والتي ستوفر لهم 7 مليار دولار من تكاليف الطاقة. |
Böylece konforlu ofis köşemi ve Hindistan'ın en çok yayın yapan şirketinde yayıncı konumumu bırakıp kendi işimi kurdum. | TED | ولذلك تركت مكتبي الفخم المنزوي ووظيفتي كناشرة لأكبر شركة نشر في الهند وعملت لحسابي الخاص |
Daha dün buraya Singapur'dan geldim ve ondan önce, Himalaya'da, Tibet ve Hindistan arasına kurulmus ufak Bhutan Krallığı'nda 2 hafta geçiriyordum. | TED | لقد وصلت هنا البارحة فقط من سنغافورة. و قبل ذلك، أمضيت أسبوعين في بوتان، مملكة الهيمالايا الصغيرة مقيم بين التبت و الهند. |
Birinci yıldan 1820 yılına kadar Dünyanın en büyük iki ekonomisi her zaman Çin ve Hindistan'dı. | TED | من اول سنة في العام 1820، اكبر قوتين اقتصاديتين في العالم كانوا دوماً الهند والصين |
Avustralya'nın iki katı büyüklüğünde. Çin ve Hindistan'ın toplamıyla aynı büyüklükte olan bir kıta. | TED | وتضاهي مساحتها ضعف مساحة أستراليا، وتعادل مساحة الصين والهند معًا. |
Peki ya Çin ve Hindistan'ın büyüyen dev ekonomileri? | TED | ماذا عن اقتصادات الصين والهند متسارعة النمو؟ |
Artık yaşam alanları, yalnızca Nepal ve Hindistan'daki birkaç bölgeyle sınırlı: | TED | اما الأن فهو محدد في نقاط محددة في نيبال والهند |
Afrika ve Hindistan'daki İngiliz kolonilerinin güvenliği, Rusya ve Fransa'nın iyiniyetine bağlıydı. | Open Subtitles | في أفريقيا والهند.. كان امن المستعمرات البريطانية يعتمد على النوايا الفرنسية والروسية الحسنة |
Çin ve Hindistan eğer Batı, teknolojilerini onlarla paylaşırsa anlaşmayı imzalayacaklarını söyler. | Open Subtitles | تقول الصين والهند أنهما ستوافقان على الحد من انبعاث الغازات فقط في حالة مساعدة الغرب لهما بالتكنولوجيا اللازمة لعمل ذلك |