ve insanların farkında olmadığı daha birçok sıfırsız toplam ilişkileri var. | TED | وهناك علاقات غير المبلغ اللاصفري التي لا يمكن آن يدركها الناس. |
Geliri yükseltmelisiniz ve insanların kendi paralarıyla ne yapmak istediklerine karar vermelerini sağlamalısınız. | TED | يجب أن تقوم بزيادة الدخل وتَتْرُك الناس يقررون ما يريدون القيام به بأموالهم. |
Ama diğer arabaların ve insanların olduğu yerde araba kullanmasam iyi olur. | Open Subtitles | لكنى افضل الا اقود سيارة حقيقية بحيث يتواجد الكثير من الناس والسيارات |
Eşyaların ve insanların bir anda kaybolduğu bir dünyada yaşadığını görüyor... | Open Subtitles | وهو يرى أنه يعيش في عالم حيث تختفي الأشياء والناس فعلاً |
Gerçekten de Tok'ra ve insanların Goa'uld'u yenebileceğini düşünmüyorsun, değil mi? | Open Subtitles | أنت لاتظن فعلاً أن الجواؤلد والبشر يمكن أن يطيحوا بالجواؤلد ؟ |
Bu kız için, bu ayrım çok net değil ve insanların dünyası, onun ilgisini bizim istediğimiz kadar çekmiyor. | TED | لكن بالنسبة لهذه الفتاة, هذا الخط الفاصل بين العالمين غير واضح, وعالم الأشخاص لا يجذبها كما نريد لها. |
Cinsellik üzerine araştırma yapıyorsun ve insanların sevişmesini izlemeyi sevmiyorsun. | Open Subtitles | أنتِ باحثة دراسة جنسية .ولا تحبين مشاهدة الناس يقومون بذلك |
Eylem işe yaramıyorken ve insanların öldürme riski varken başka bir yürüyüş düzenlemeyeceğim. | Open Subtitles | ولا أستطيع المجازفة بمسيرة أخرى حيت يتعرض الناس للقتل إن كانت لن تثمر. |
Hasta çocukları kurtarmamakla ve insanların aç kalmasına müsaade etmekle çok meşgul. | Open Subtitles | إنه مشغول جداً بعدم إنقاذ الأطفال المرضى و ترك الناس يتضورون جوعاً |
İlk ikisi intikam almak ve insanların kontrolünü elinde bulundurmaktır. | Open Subtitles | أولُ وثاني إهتمامين هما بأن ينتقم من الناس ويتحكم بهم. |
Görevleri aslan saldırılarını belgelemek ve insanların karşılık vermelerini engellemeye çalışmak. | Open Subtitles | مهمّتهم هي توثيق هجمات الأسود و محاولة ردع الناس عن الانتقام |
Fırtınayı getiren ve insanların ölümüne yol açan o denizkızını kurtarmaya çalışıyor! | Open Subtitles | إن يحاول إنقاذ حورية البحر التي جلبت العاصفة و تسببت بقتل الناس |
Bununla ilgili bir bölüm yazdım ve insanların bununla ilgili olay çıkaracağını düşündüm. | TED | خصصت فصلًا في الكتاب عن هذا الأمر، وظننت أن ذلك سيحدث ضجة وتأثير على الناس. |
Ve,yerleşik çevremizi yönetme şeklimiz... ...gün be gün,sağlığı ve insanların refahını etkilemektedir. | TED | وكيف ندير بيئتنا المضمنة يؤثر على صحة ورفاه الناس كل يوم. |
ve insanların her gün yaşamak için savaştığı ve tek bir öğün dahi kazanamadığı yerlerde buldum. | TED | ووجدت نفسي في أماكن يحارب فيها الناس يومياً ليعيشوا دون أن يتمكنوا من الحصول على وجبة واحدة. |
ve insanların beyinlerinin oksitosin salgılamasını sağlamak çok kolay. | TED | ومن السهل جداً تحفيز عقول الناس على إفراز الأوكسيتوسين. |
Şimdi, sıradaki yerleşmiş fikir; sosyal gelişme gösterebilmeleri için ülkelerin ve insanların çok zengin olmaları gerektiği. Okuyan kızlar ve doğal afetlere hazır olma durumu gibi. | TED | الآن، الفكرة المسبقة التالية هي أولى البلدان والناس يجب أن يكونوا جدا جدا أغنياء للحصول على التنمية الاجتماعية مثل الفتيات في المدارس والاستعداد لمواجهة الكوارث الطبيعية. |
Siz ürünü ekersiniz ve insanların bu tohumlara bağımlı olmaktan başka şansı yoktur. | TED | أنت تبذر الشيء، والناس ليس لديها خيار لكن أنكون مدمنين على هذه البذار للأبد؟ |
Ve bu seyahati boyunca, olağanüstü şeyler gördü. Bitkilerin, hayvanların ve insanların muazzam çeşitliliği. | TED | وخلال فترة تلك الرحلة. رأى أشياء لافتة للنظر. تنوّع فريد للنباتات والحيوانات، والبشر. |
Ve bu ihmalin, insanları görmeye ve insanların kendilerini kategoriler ve bürokrasiler içinde görmeye yol açtığını söyledi. | TED | وأدّى هذا التقصير إلى رؤية الناس، وبدأ الأشخاص في رؤية أنفسهم، ضمن الفئات البيروقراطية والمؤسسات. |
Ve bu boşluklardan içeri girin ve insanların da bu boşluklardan içeri girebilmesini sağlayın ve bu boşlukları kullanın. | TED | وبالتالي إذهب داخل هذه المساحات المفتوحة واجعلها صالحة للناس للدخول إليها واستخدام هذه المساحات |
Sen ve insanların uzun zamandır o zavallı yaratıkları savunuyorsunuz. | Open Subtitles | انت وقومك المثيرون للشفقه دافعتم عن كل شئ لفتره طويله |
Bioroidler ve insanların bir arada yaşamaları tek çözümdü; ama insanlar savaşmaktan hiç vazgeçmediler. | Open Subtitles | و التعاون بين البيورياد و البشر هي الطريقة الوحيدة لكن , البشر لم يتوقفوا عن القتال |
Sen ve insanların eşyalarınızı toplayın ve Than gelmeden önce asteroit'i terkedin. | Open Subtitles | كنت قد وشعبك جمع أفضل الأشياء الخاصة بك وترك الكويكب قبل وصول ثان. |
Yeterince şarap içtim ve insanların yanında bulundum. | Open Subtitles | -لقد اكتفيت من النبيذ ورفقتك هي ما أرغب به |