Geoffrey'nin tarihi umduğu ilgiye ulaştı ve kısa zamanda, yaklaşık 1155 yılında, şair Wace tarafından Latinceden Fransızcaya çevrildi. | TED | جذب سجلّ جيفري الانتباه الذي كان يرجوه، وسرعان ما تُرجم من اللاتينية إلى الفرنسية بواسطة الشاعر وايس في عام 1155 م. |
Prens Madvendra'yı televizyondan tanıdı ve kısa zamanda benimle tanışmak isteyen diğer kuaförler ortaya çıktı. | TED | وتعرفت على الأمير مانفدرا من التلفاز وسرعان ما أصبح لدي جمهور آخرون من العاملات هناك مهتمات بمقابلتي. |
Kader bizi uzun ve kısa yollardan alır, garip yerlere götürür. | Open Subtitles | القدر يقودنا أسفل الدروب لمدة طويلة وقصيرة ويأخذنا إلى أماكن غريبة. |
Kızıl Gezegen'e uçuş görevleri, 2 yılda bir yalnızca belirli ve kısa bir zaman aralığında mümkün olabilmektedir. | Open Subtitles | المهمات إلى الكوكب الأحمر تكون عمليه مرة كل عامين فقط خلال فترة زمنية محدده وقصيرة |
İyi konuşmaydı. İyi ve kısa. | Open Subtitles | خطاب جيد, جميل و قصير |
Uzun saçlı ve kısa etekli, çizmeli, büyük göğüslü, neşeli ve zeki sarışınları. | Open Subtitles | شقراء مع شعر طويل و جيبة قصيرة و حزاء بوت و وسط كبير و لامعة و بارعة |
İnternet 1982'de doğdu ve kısa sürede global iletişimin yerine geçti. Bu akşam, bütün bu PowerPointler internete yüklendi. Böylece Sibirya'daki bir adam sarhoş olabilir ve aynı anda bu saçmalığı izleyebilir. İnternet dehşet verici. | TED | ولدت الانترنت سنة 1982 وبسرعة استولت على التواصل العالمي، ولاحقا الليلة، حين سيتم رفع كل هذه العروض على الانترنت حتى يثمل رجل ما في سيبيريا ويشاهد هذا الهراء. الانترنت رائعة. |
Hedefler koyar, sorunları analiz ederiz, planlar yapıp onlara sadık kalırız ve her şeyden ötesi verimi ve kısa dönem performansı vurgularız. | TED | نضع الأهداف، نُحلِّل المشاكل، نبني ونلتزم بخطط، وأكثر من أي شيء آخر، نحن نشدد على الكفاءة والمدى القصير للأداء. |
Olay biraz rahatsızlıkla başlar ve kısa bir süre sonra görmezden gelmenin mümkün olmadığı bir baskı hissi oluşur. | TED | يبدأ مع قليل من عدم الراحة وسرعان ما يصبحُ إحساسًا ضاغطًا من المستحيل تجاهله. |
Yapılan ağaç kesme işleminin boyutu korkutucuydu ve kısa süre sonra kendimi bölümümle çatışıyor olarak buldum. | TED | ومدى إزالة الأشجار كان مثيرًا للقلق، وسرعان ما وجدتُ نفسي أصطدمُ من خلال دوري فيه. |
ve kısa sürede neredeyse her şeyimizin ortak olduğunu fark ettik. | TED | وسرعان ما اكتشفنا أننا نتشارك تقريبًا في كلّ شيء. |
Kusursuz bir hırsız oldum ve kısa zamanda, bir adamın mektuplarında yazanların cüzdanında bulunanlardan daha değerli olduğunu öğrendim. | Open Subtitles | وقد غدوتُ لصاً ممتازاً وسرعان ما تعلمتُ أن علام الرجل أكثر قيمة مما بمحفظته |
Bu yeni yıldızlardan bazıları büyük, kararsız ve kısa ömürlüdür. | Open Subtitles | بعض تلك النجوم الجديدة عملاقة وغير مستقرّة وقصيرة الأجل |
"Hayat pis, yabani ve kısa," adamın söylediği gibi. | Open Subtitles | كما قال ذلك الرجُل : "الحياةُ مُعقدة ، وحشيةٌ وقصيرة" |
Uzun ve kısa çaplı ilişkilerim var. | Open Subtitles | لدي علاقات طويلة الأجل وقصيرة الأجل |
Ön gözetim seyrek ve kısa olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | - هذا مقرف - من المراقبة التمهيدية... اتضح أنه غير منتظم و قصير.. |
Thomas Hobbes'un söylediği gibi doğuştan yalnız, yabanî ve kısa. | Open Subtitles | و هو ما أشار إليه توماس هوبز في قائمته بوصفها حالة ذات طابع خاص ... منعزل , متوحش و قصير . |
Erin'in şiddet dolu ve kısa bir hayatı oldu. | Open Subtitles | ( إيرين) كان لديها حياة قصيرة و عنيفة. |
ve kısa süre içinde dünyanın her yerinden insanların gizli kimliklerini alıp, müttefiklerini toplayarak "süper daha iyi"ye gittiklerini, kanser, kronik ağrılar, depresyon, Crohn hastalığı gibi durumlarla yüzleştiklerini duymaya başladım. | TED | وبسرعة بدأت أسمع من الناس من أنحاء العالم والذين اتخذوا هوياتهم السرية الخاصة وعينوا حلفاءهم وأصبحوا فعلاً "الخارق الأفضل" لمواجهة تحديات مثل السرطان والآلام المزمنة الاكتئاب وداء كرون |
Uzun, elde dikilmiş gömlekler ve kısa dizlikler. | Open Subtitles | تلك القمصان المتعقّبة الطويلة، الكلسون القصير |
biliyor musun, haklısın. o esmer tombul ve kısa. | Open Subtitles | انك على حق انها داكنه اللون وبدينه وقصيره |
Basit ve kısa bir seyahate çıkan bir kadın sahip olduğu herşeyi niye yanına alsın? | Open Subtitles | لماذا عندما تذهب المرأة فى رحلة قصيرة وسريعة تاخذ كل شىء تملكة ؟ |
Şans eseri, bir gösteride eşcinsel insanlarla çalışma fırsatım oldu ve kısa bir süre sonra çoğunun tanıştığım en nazik, en az yargılayıcı insanlar olduğunu fark ettim. | TED | وقد صادف، أن أتيحت لي الفرصة للعمل مع ممثلين مثليين في عرض هناك، وبعدها بقليل اكتشفت أن بعضا منهم كانوا من ألطف، وأقل الناس حكما على الآخرين. |