Ayrıca inatçı, hırsı ve garip birisin ve kahveyi seviyorsun. | Open Subtitles | أنت أيضا عنيد، تنافسية، محرجا بعض الشيء، و وتحب القهوة. |
Kafeteryada verdikleri yemeği yedin ve kahveyi mi içtin? | Open Subtitles | وأكلت الطعام في الكافتيريا وشربت القهوة التي قدموها لك |
Başla! Ahh, eh. Şimdi notu oku ve kahveyi dök ve düş. | Open Subtitles | اكشن الآن اقرأي الورقه ثم ابصقي القهوة واسقطي |
Mesela, bana nazikçe sunduğunuz bu sandviç ve kahveyi örnek alabiliriz. | Open Subtitles | خذ كمثال هذه الشطيرة والقهوة اللتان أحضرتهما لى بكرمك |
Mesela, bana nazikçe sunduğunuz bu sandviç ve kahveyi örnek alabiliriz. | Open Subtitles | خذ كمثال هذه الشطيرة والقهوة اللتان أحضرتهما لى بكرمك |
12. ipucuna göre kök birası içen kişi Bluemaster içtiği için ve zaten süt ve kahveyi yerleştirdiğin için aradığın içecek su olmalı. | TED | والمفتاح الثاني عشر يقول لايمكن أن يكون جذور الجعة لأن ذلك الشخص يدخن بلوماستر، وبما أنك عينت القهوة والحليب مسبقاً، لابد أن يكون الماء. |
O çok seksi, akıllı ve komik ve kahveyi seviyor. | Open Subtitles | إنه مثير جدا وذكي ومرح وهو يحب القهوة |
Bu panik yaptı ve kahveyi giydiği o iğrenç bovling gömleğinin üzerine döktü. | Open Subtitles | وهو إرتعب ،ودلق القهوة... على قميصة البولنج القبيح. |
Teresa mutfağa git ve kahveyi yenile. | Open Subtitles | "تيريزا"، عودِ للمطبخ وأعمل لنا قدر من القهوة. |
Ben kazandım ve kahveyi sen ısmarlıyorsun. | Open Subtitles | أنا ربحت، وستشتري القهوة |
- ...yerleşim planlarını ve kahveyi getirmek. | Open Subtitles | جلب المخططات و القهوة. |
(Kahkahalar) Fakat Ed'den ilham aldım ve kahveyi dilimde oturtmaya karar verdim, beş saniyeliğine -- hepimiz meşgulüz fakat beş saniyemizi ayırıp doku, asitlilik, ve tatlılık üzerine düşünebiliriz. | TED | (ضحك) لكن إد ألهمني، فقررت أن أبقي القهوة على لساني لخمس ثوانٍ... كلنا مشغولون، لكن باستطاعتي أن أخصص خمس ثوانٍ، وأفكر في مكوناتها، ومقدار مرارتها وحلاوتها. |