Sadece ve sadece tek bir neden için bir beynimiz var; uyumlu ve karmaşık hareketler üretmek için. | TED | لدينا دماغ لسبب واحد وسبب واحد فقط، وهو أداء حركات متكيفة ومعقدة. |
Anlattıklarım hızlı ilerleyen, dinamik ve karmaşık bir durumun sadece bir parçası. | TED | وهذه مجرد صورة جزئية لوضعية سرعة الحركة ومعقدة. |
Aşı geliştirmek pahalı ve karmaşık birşey. | TED | إن تطوير اللقاحات هي عملية صعبة ومعقدة. |
Çünkü internet özgürlük isteği ile güvenlik talepleri arasında eski bir ikilemi derinleştiren yeni ve karmaşık bir ortam oluşturdu | TED | لأن الانترنت قد شكل بيئة جديدة و معقدة للمأزق القديم الذي يبحث بشدة طلبا للأمن مع الرغبة في الحرية. |
Bu Akranlar, Inc. konsepti zor ve karmaşık bir alan. | TED | مبدأ "شركة الأقران" هذه يوجد في عالم صعب ومعقد جداً. |
Yüzlerce insan acımasız tasviri, yıkıcı sembolizmi ve karmaşık politik mesajı anlamaya çalışıyor. | TED | يجد المئات من المشاهدين صعوبة مع مجازها القاسي ورمزيتها الساحقة ورسائلها السياسية المعقدة. |
Bulutların aşağısında hayvanlar, insanlar ve bitkilerin anlaşılması güç birlikteliğinden oluşan narin, eşsiz ve karmaşık bir dünya var. | Open Subtitles | دقيقة وفريدة من نوعها , عالم معقد من العلاقات المعقده بين الحيوانات والنباتات والشعب تحت الغيوم. |
Şimdiyse geleceği düşünmeye çalıştığımda her şey karanlık ve karmaşık. | Open Subtitles | الآن ، عندما أحاول أن ... أفكر في المستقبل ... كله مظلم ومشوش |
Ya da, daha ayrıntılı olarak, bir müzik videosu için çok büyük ve karmaşık makinelerin yaratılışından ne öğrediğimizi. | TED | أو، بالأخص ما تعلمناه من صناعة آلة ضخمة ومعقدة جدا لفيديو موسيقي |
Uzun ve karmaşık bir dava dinlediniz. | Open Subtitles | لنتابع، لقد استمعتم إلى قضية طويلة ومعقدة. |
Televizyonun ilk ve en büyük kusuru veya aldatmacası büyük ve karmaşık fikirleri, zaman dilimlerini basitleştirmesi, ufaltmasıdır. | Open Subtitles | كما تعلم، فإن الخطيئة أو الخداع الأول والأعظم للتلفاز أنه يبسّط ويصغّر أفكارا عظيمة ومعقدة بوقت ضئيل |
Yas tutmanın hassas ve karmaşık bir süreç olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أدرك أن الحزن على الفقيدة عملية حساسة ومعقدة |
Bu bölgede, zorlu ve karmaşık, yepyeni tehlikelerle yüz yüzeyiz. | Open Subtitles | أعتقد أنك يجب أن تذهب لقد كنا نواجه تهديدات و تحدي من مجموعة جديدة ومعقدة |
Şimdi, gelişmekte olan ülkelerdeki çocukların karşılaştığı sorunlar benzersiz ve karmaşık yeni bir problem şeması doğuruyor. | Open Subtitles | الآن، المشاكل التي تواجه الأطفال في المجتمعات المتطورة تشكل مجموعة فريدة ومعقدة من المشاكل. |
Şerif Daggett ve ben bu dosyanın, Paulie Şerif Departmanı'nın sınırlı kaynakları için fazla önemli ve karmaşık olduğunu düşünüyoruz. | Open Subtitles | انا والعمدة داقيت نعتقد ان هذه القضية مهمة جدا ومعقدة للموارد المحدودة |
Bu artık mümkün; organize olmak için organizasyonlara ihtiyacınız yok, yeni yazılımlar geliştirmek gibi büyük ve karmaşık görevler için. | TED | هذا ممكن الآن , لا تحتاج إلى منظمة لتكون منظما لتنجز مهام كبيرة و معقدة مثل إبتكار أنظمة و برمجيات جديدة |
Cidden, bunları böyle küçük ve karmaşık yapmalarının amacı ne? | Open Subtitles | حقا، ما الغرض من جعل تلك الاشياء صغيرة جدا و معقدة |
Öncelikle sineğin yeme davranışını yöneten genleri bulmak zorundasın ki bu zaten çok uzun ve karmaşık bir iş. | TED | أولاً، عليك أن تعرف أيّ الجينات تتحكم بما يريد الطائر أكله، وهو بالفعل مشروع طويل المدى ومعقد. |
İnternetin tamamen iyi ve tamamen kötü olmak için fazla engin ve karmaşık olduğunu biliyoruz. | TED | نعلم أن الإنترنت شاسع ومعقد جدًا لأن يكون جيدًا أو سيئًا في كل شيء. |
Bu yanlış düşünceler ve karmaşık kültürel sorunlar çocukların sorgulaması gereken şeyler değiller. | TED | هذه التصورات الخاطئة والمسائل الثقافية المعقدة ليست مجرد تساؤلات يطرحها الأطفال. |
ve karmaşık durumlarda analiz yaparak.. | Open Subtitles | ويمكنني ان ابني قراراتي بناء على تحليل معقد |
Utangaç ve karmaşık biriydi. | Open Subtitles | كان خجول ومشوش |
Ama sonra bir gün, kendisi de çocuk sahibi olan bir ekonomist çıkagelmiş, ve o da çocuğuna pahalı ve karmaşık olan tedaviyi uyguluyormuş. | TED | ولكن بعد مدة جاء خبير اقتصادي متواضع وكان لديه طفل وقال انه استخدم العلاج المكلف والمعقد |
Sanırım bunun geldiğini anlıyorum. Bir çok potansiyel sunuyor ve karmaşık. | TED | أعتقد أنني فهمت أنها قادمة، وتقدم الكثير من الإمكانات، وهي معقدة. |