Yani şeftali, erik, kayısı, nektar ve kiraz; hepsi bir ağaçta yetişiyor. | TED | بحيث أن الخوخ والبرقوق والمشمش والنكتارين والكرز تنمو جميعها على شجرة واحدة. |
Eğer bu aleti portakal tohumları ve kiraz çekirdekleri kullanarak oynayabileceğim şekilde icat etselerdi gerçekten çok mutlu olurdum. | Open Subtitles | لو كان بالأمكان اختراع ماكينة استطيع ان الهو بها باستخدام بذور البرتقال والكرز سأكون فى منتهى السعادة |
Tammy'nin annesi ananas ve kiraz jöleli jambon yapmıştı ve noel kurabiyeleri vardı, herkes kokteyl içiyordu ve şarkı söylüyordu her şey harikaydı. | Open Subtitles | خبزت أم تامي لحم الخنزير مع الأناناس والكرز وكان هنالك كعك العيد والناس يشربون الأقداح |
Kafeteryalardan usanmış ve kiraz mevsiminin gelmesini dört gözle bekler gibi, yemek içmek istemiyordu. | Open Subtitles | ضجرًا من المقاصف, وترقّبًا للإجازة, اشتهيت أن تذوّق الطعام في الاستراحة التي يعرضها موسم الكرز. |
Evet, bu muhteşem güneşle, ve kiraz çiçeği kokusuyla... | Open Subtitles | نعم ، مع أشعة الشمس الجميلة و رائحة تفتح ورقات الكرز |
Evet, Cheerios, Chex Mix ve kiraz, biraz da yulaf ezmesi ve yumurta yedi. | Open Subtitles | نعم، لقد تناولت الجبنة والرقائق بالحليب مع الكرز. والبيض والشوفان. |
Tarçın ve kiraz gibi kokuyordu. | Open Subtitles | لقد كانت رائحتها مثل القرفة والكرز. |
Zeytin ve kiraz tepsilerini ayırmak gibi. | Open Subtitles | قدح للفصل بين الزيتون والكرز |
Güzel bir çatı katı odam var ve kiraz ağacı çok dost canlısı. | Open Subtitles | لديّ غرفة رائعة بشكل جملون. وشجرة الكرز لطيفة. |
Tokmağın sesi geldi ve kiraz bahçesi benim oldu. | Open Subtitles | ضربت المطرقة والآن بستان الكرز ملكي. |
- Ayrıca ağrı için de kara kafes otu ve kiraz kabuğu getirdim. - Mükemmel. | Open Subtitles | "و أحضرتُ لكِ أيضاً "السنفيتون و نبات "نباح الكرز" من أجل الألم |
Norma'ya bir buket çiçek göndermesini söyle ve kiraz kerestesini tekrar cilaladıklarından emin ol. | Open Subtitles | هل أرسلت (نورما) باقة من الورود؟ وتأكّد من أن يعيدوا طلاء خشب الكرز |
ve kiraz pastası beni kesmeyecek. | Open Subtitles | ولن تكفيني فطائر الكرز |