Bu demek oluyor ki, yakın arkadaşlarınızın ve akrabalarınızın 5'te 2'sine bir çeşit kanser teşhisi konulacaktır ve onlardan birisi ölecektir. | TED | هذا يعني أن 2 من كل 5 أشخاص من أصدقائك المقربين وأقاربك سيتم تشخيصه بنوع من أنواع السرطان، وسيموت واحد منهم. |
Onların yöntemlerini ve araçlarını anlamamız gerekiyor ve onlardan bir şeyler öğrenmeliyiz. | TED | نحناجُ لمعرفة ما هي مهاراتهم وما هي أدواتهم ونحنُ بحاجة للتعلم منهم. |
Onlar bu kasabalara gittiler, ve onlardan birine bir çarpış, | Open Subtitles | حين كانوا يدخلون إلى إحدى المدن، ويقتل القناص واحداً منهم |
Biz eşcinsel sevgilileriz ve onlardan biri gibi davranmamın zamanı geldi. | Open Subtitles | نحن شاذون جنسيا.. وحان الوقت لأتصرف كواحد منهم 545 00: 19: |
Evet, ve onlardan biriside "çocuklar vampir olamaz." | Open Subtitles | نعم, وأحدها لا تجعل طفلاً يصبح مصاص دماء |
Çünkü orası onun evi. Aksi takdirde senin toplarını keser ve onlardan yemek yapar. | Open Subtitles | لن تدخل المكان بسهولة لأنَّهُ منزله وسوفَ يقوم بقطع خصيتاك ويطعمكَ إياهم |
ve onlardan tekrar haber aldığınızda, hemen bu numarayı arayın. | Open Subtitles | وفي المرة القادمة عندما تسمعين منهم أتصلي بهذا الرقم قوراً |
Kimin, onun nasıl biri olması istediğini anlar ve o kişiye dönüşüverirdi. ve onlardan 20 bin tanesine sahip. | Open Subtitles | فقد كان يعرفُ ما يُريده شخصٌ بعينه ثُم ينتحلُ الشخصية التي يريدها مَن أمامه ولديه حوالي 20 ألفاً منهم |
Hollanda'da böcek üreten girişimciler var ve onlardan bir tanesi de izleyiciler arasında, bu resimde gördüğünüz kişi. | TED | وهناك رجال الأعمال في هولندا ينتجون منها، واحد منهم هو هنا في الجمهور ، ماريان بيتيرز وهو واضح هنا في الصورة. |
Onlara hayranlık duyuyoruz... ...ve onlardan korkuyoruz. Ama yine de bir insan olarak onların güçlerini çalmak istiyoruz. | TED | نحن نقدر هذه الفصائل ونحن نخاف منهم ورغم هذا .. الانسان يعشق سلبهم قوتهم |
Oyunculara çifter çifter kentsel manzaralar gösterildi, ve onlardan hangisini daha güzel, huzurlu ya da neşeli bulduklarını seçmelerini istedik. | TED | حيث يعرض على المشاركين زوج من المشاهد الحضرية، ويطلب منهم أن يختاروا أي واحد هو الأكثر جمالًا وهدوء وسعادة. |
Yirmi yıldan fazla bir süre böyle insanlarla çalıştım ve onlardan pek çok şey öğrendim. | TED | لقد عملت مع أشخاصٍ مثلهمتماماً وتعلمت منهم لأكثر من عشرين سنة. |
İki yıl boyunca iki haftada bir çalışanlarına gitti ve onlardan maaşlarından feragat etmelerini istedi ve bu işe yaradı. | TED | لذلك كل أسبوعين لمدة سنتين في يوم دفع الرواتب كان يقف أمام موظفيه ويطلب منهم التضحية برواتبهم، ولقد نجح |
Onları dinleme ve onlardan öğrenme şansı edindim. O gün için de olsa onlardan biri olarak kabul edilmiştim. | TED | وتمكنت أن أسمع منهم وأتعلم منهم، وفي ذلك اليوم، قبلوني كواحدًا منهم. |
Mahkemeye katılanların süreci anlamaları oldukça önemlidir, ayrıca sürecin sonuçlarını ve onlardan ne beklendiğini. | TED | من المهم أن يتفهم المعنيين بالمحكمة النهج، وما يترتب على هذا النهج وما نتوقعه منهم. |
Araştırmacılar kahvaltıyı sürekli atlayan bir grup insanı topluyor ve onlardan her sabah kahvaltı yapmalarını istiyor. | TED | استقطب باحثون مجموعة من الناس لا يتناولون الإفطار دائماً وطُلب منهم تناول الإفطار يوميا. |
Bu sabah, beraberce dışarıya çıktık ve onlardan dört tanesini tuttuk. | Open Subtitles | لقد ذهبنا سوية صباح اليوم و تشارك مع أربعة منهم |
Eski bir numara. Ekibinden birini öldür ve onlardan olmadığını kanıtla. | Open Subtitles | انها خدعة قديمة , إقتل واحد من زملائك لتظهر انك لست واحد منهم |
Benim yüzümden domino taşları yıkılmaya başladı ve onlardan biri de senin annendi. | Open Subtitles | الذي بدأ بإسقاط أحجار الدومينو، وأحدها كانت أمّكِ |
Kolay olacağını düşünme. Çünkü orası onun evi. Aksi takdirde senin toplarını keser ve onlardan yemek yapar. | Open Subtitles | لن تدخل المكان بسهولة لأنَّهُ منزله وسوفَ يقوم بقطع خصيتاك ويطعمكَ إياهم |