Fakat gökyüzü keşfi konusunda tüm bu teknoloji ve tüm bu dijital yollar bende hâlâ hayvanat bahçesinde bir hayvana bakıyormuş hissi uyandırıyor. | TED | ولكن كل هذه التكنولوجيا وكل هذه الوسائل الرقمية التي تساهم في التعرف على السماء مازالت تشبه مشاهدة الحيوانات بالحديقة. |
ve tüm bu bileşenler yalnızca tek bir amaç için evrildiler: etkisiz kılmak ve nihayetinde öldürmek. | TED | وكل هذه المركبات تطورت بشكل خالص لهدف واحد: وهو شل الحركة، والقتل. |
ve tüm bu sayıları toplayınca, işler istediğimiz gibi giderse, cevaba ulaşacağım. | TED | اجمع كل هذه الأرقام مع بعضها و بأي حظ، ستصل الى الجواب. |
Ve şimdi bunu, sertifika yoluyla almak uçuş testi, ve tüm bu düzenleyici makam onayları süreci söz konusu. | TED | لذلك فالمهم حقا الآن هي مسألة الحصول على الموافقات أختبار الطيران ، وتمر كل هذه العمليات عبر الموافقات التنظيمية. |
İyi ki, tüketebilecekleri birçok ipekotu cinsi var ve tüm bu ipekotlarında kardenolitler var. | TED | لحسن الحظ، هنالك العديد من الصقلاب يمكن أن تأكلها، وجميع هذه الصقلاب تحتوي مادة الكاردينوليد. |
# ve tüm bu müthiş, düzenli, harika şeyler için... # #... | Open Subtitles | ♪ وهكذا كل هذا رائع، أنيق ،والاشياء رائعة ♪ |
ve tüm bu ışıltı sadece yolumdaki bir engel... Gerçekte olduğum kişiden beni uzak tutan bir engel. | Open Subtitles | وكلّ ذاك الضوء يعيقني من الوصول لكينونتي الحقّة. |
ve tüm bu süre boyunca beni koruduğunu düşündüm. | Open Subtitles | و طوال هذا الوقت كنت أعتقد بأنك تقوم بحمايتي |
Ölümü kovalamak ve tüm bu gölgelerde yaşamak bir şeyi bozdu bir türlü bu bağlantıyı kapatamıyordu, iletişimi koparamıyordu. | Open Subtitles | ملاحقة الاموات والعيش مع الارواح، شيءٌ ما تملكها لم تستطع التوقف، لم تستطع قطع الاتصال |
Şampuan ve kokulu şeyler ve potpuri ve tüm bu çiçekler arasında, erkeksi özümü kaybediyorum! | Open Subtitles | الشامبو والأنسجة الكريهة الرائحة والأوراق العطرية وكل هذه الزهورِ ، أعني |
Internet ve tüm bu gösteriler arasında yanlış bir şey dersen, kariyerin biter. | Open Subtitles | ما بين الانترنت وكل هذه البرامج قل كلمة واحدة وينتهي أمرك |
Kalp atışınla, kan basıncınla, kolestrolünle, uyku sürenle, uyku kalitenle, sindirim veriminle, dahasıyla ve dahasıyla ilgili bilgiler toplayacak ve tüm bu bilgiler bulut sisteminde, tabletinde, istediğin heryerde olacak, tabi, diğer The Circle çalışanlarınınkiyle birlikte. | Open Subtitles | يحصل على معلومات عن ضغط الدم ، ضربات القلب موقف الكوليسترول كفاءة الهضم وهكذا وكل هذه المعلومات تُحفظ في جهازك اللوحي |
Yıllarca insanlar kümesler, saman balyaları, halk bahçeleri ve tüm bu şeylere zaman ayırmaya başladı ve arkalarındaki bu geleneksel şeyi göremediler, | TED | على مر السنين، بدأ الناس يضعون حظائر الدجاج وحِزَم القش، والحدائق المجتمعية وكل هذه الأشياء، ولم يتمكنوا من رؤية ذلك الشيء التقليدي وراءهم. |
Başarılı bir robot elde etmek için bence bütünsel bir tasarım yapmanız lazım, yazılım, donanım ve davranışı aynı anda tasarlıyor olmalısınız ve tüm bu bileşenler birbiriyle uyumlu olmak zorunda. | TED | ولكي تحصل على آلي ناجح، ما أؤمن به هو أنه يجب عمل تصميم متكامل، حيث يتم تصميم برنامج التشغيل، والهيكل، والسلوك الكل في وقت واحد، وكل هذه القطع تتشابك وتنسجم، وتتعاون مع بعضها البعض. |
Bu evden taşınmayı ve tüm bu lanet olası plakları taşımayı istemiyorum. | Open Subtitles | لم أكن أرغب بالإنتقال من هذا المكان وأنقل كل هذه التسجيلات اللعينة. |
Havasız kalmamanız ve tüm bu tatlı acıyı kaçırmamanız için havalandırmayla beraber gömdüm. | Open Subtitles | وبفتحة تهوية حتى لا تختنقوا من قلة الهواء وتفقدون كل هذه المعاناة اللذيذة |
ve tüm bu aile draması ile seni sıkmak istemiyorum. | Open Subtitles | وأنا لا أريد أن أضجرك مع كل هذه الدراما العائلية |
ve tüm bu Çin lokantalarına Şans kurabiyeleri servis edildi. Bunu tabi ki biliyoruz Hatta Çin ile başlamayan | TED | وجميع هذه المطاعم الصينية كانوا يقدمون بسكوت الحظ ، وهذا ، بالطبع نحن نعرفه ، ليس صيني حتى من البداية. |
Bizim yaptığımız bu dalışları yapmanın neye benzediğini size göstereceğim. Burada botta başlıyoruz ve tüm bu pahalı, yüksek teknolojili ekipmanlara rağmen | TED | سأعرض عليكم مانفعله عند الغطس. نبدأ هنا على متن القارب، وجميع هذه المعدات، والتكنولوجيا المتطورة باهظة الثمن |
# ve tüm bu müthiş, muntazam, harika şeyler için... # #... | Open Subtitles | ♪ وهكذا كل هذا رائع، أنيق ،والاشياء رائعة ♪ |
ve tüm bu ışıltı sadece yolumdaki bir engel... Gerçekte olduğum kişiden beni uzak tutan bir engel. | Open Subtitles | وكلّ ذاك الضوء يعيقني من الوصول لكينونتي الحقّة. |
ve tüm bu zaman boyunca, yaşadığımı sanıyordum. | Open Subtitles | و طوال هذا الوقت كنتُ أظنني أعيش الحياة |
Ölümü kovalamak ve tüm bu gölgelerde yaşamak bir şeyi bozdu bir türlü bu bağlantıyı kapatamıyordu, iletişimi koparamıyordu. | Open Subtitles | ملاحقة الاموات والعيش مع الارواح، شيءٌ ما تملكها لم تستطع التوقف، لم تستطع قطع الاتصال |