Babam bana ondan uzak durmamı söylemişti ve tamamen haklıydı. | Open Subtitles | أمرني والدي بالإبتعاد عن ذلك الفتى، و كان محقاً تماماً |
Bir aylık yasal veliyim ve tamamen başarısız oldum. 16 yaşında. | Open Subtitles | لقد أصبحت الوصيّة القانونية لها منذ شهر وها قد أخفقتُ تماماً |
ancak onlarla tanışmayı bile reddederler ve... tamamen kendi hallerine bırakırlar. | Open Subtitles | في نفس الوقت الذي ينكرون حتى انهم قابلوهم ويتخلون عنهم تماماً |
Sana birkaç soru soracağım ve tamamen dürüst olmanı istiyorum. | Open Subtitles | سأطرح عليك بضعة أسئلة وأودّك أن تكون صادقًا تمامًا معي. |
Araçlarla dolu yollar yerine, sevdiğiniz insanların olduğu yoldan yürüyün ve tamamen farklı bir yol bulacaksınız. | TED | أسلك المسار المليء بـالناس الذين تحبهم وليس المليء بـالسيارات، وسيكون لديك مسار مختلف تمامًا. |
Bağışlandığını bilmen için. Her zaman ve tamamen bağışlandın. | Open Subtitles | و أنني غفرت لكِ غفرت لكِ دائما و كليا |
- Yeter, bu gerçekten komik ve tamamen Noel ruhuna aykırı. | Open Subtitles | حسناً, ذلك مثير للسخرية وتماما ضد روح عيد الميلاد |
Baştan başa kontrol bizde ve tamamen hiçbir şeyle uyumlu değil. | Open Subtitles | تحكم من البداية إلى النهاية. تماماً لا يتعارض مع أي شيء. |
Baştan başa kontrol bizde ve tamamen hiçbir şeyle uyumlu değil. | Open Subtitles | تحكم من البداية إلى النهاية. تماماً لا يتعارض مع أي شيء. |
Pariste bir arkadaşın doktorunu görmeye gittim ve tamamen hasta olduğumu söyledim. | TED | ذهبت لرؤية طبيب صديق لي في باريس وقلت له بأني كنت مريض تماماً. |
Muhtemelen tamamen yeni politik modellere ve tamamen yeni politik düşünce biçimlerine ihtiyacımız var. | TED | سنحتاج في العالم لنماذج سياسية جديدة تماماً وطرق تفكير جديدة تماماً عن السياسة. |
Gerçekten doğadan öğrendiğimiz bu kuralları alabiliriz ve bunları birleştiririz ve tamamen kendimize ait yeni kolektif davranışlar yaratabiliriz. | TED | يمكننا أن نأخذ تلك القوانين؛ التي تعلمناها من الطبيعة ونمزجهم لابتكار سلوكيات مجمعة جديدة تماماً من صنعنا نحن |
Buradaki insanlarla son bir prova videosu çekiyordum, sarhoştum ve tamamen farklı bir konuşma yaptım. | TED | كنت أقوم بفيديو تجريبي آخر مرّةٍ لي مع الرفاق هنا، كنتُ ثملاً، وألقيتُ خطاباً مختلفاً تماماً. |
20 araştırmacı küre içerisindeki asılı bir köprü üzerinde durabilir, ve tamamen verilerinin içine dalabilirler. | TED | يستطيع عشرون باحثاً الوقوف في الجسر معلقين داخل المخروط، ويكونوا مغمورين تماماً في بياناتهم. |
Ama okullara gittik ve tamamen farklı şeyler bulduk. | TED | حسناً، عندما ذهبنا داخل المدارس، وجدنا شيئا مختلفاً تمامًا. |
Fakat Laura'nın liderliğe yaklaşımı gerçekten de teknokrtatik bir dünya içinde oluşmuştu ve tamamen ölçüme dayalıydı. | TED | ومع ذلك، فإن تصور لورا عن القيادة قد تشكل في الواقع في العالم التكنوقراطي، وهو مسيَّر تمامًا بالقياسات. |
Başka bir bilgisayar oyununda yaşamaktadır ve tamamen farklı gerçekleri görmektedirler. | TED | إنهم يعيشون في لعبة فيديو مختلفة، ويرون مجموعة من الحقائق مختلفة تمامًا. |
Bağışlandın. Her zaman ve tamamen bağışlandın. | Open Subtitles | و أنا أغفر لكِ أغفر لكِ دائما و كليا |
Okuyorum, dinleniyorum, televizyon izliyorum ve tamamen keyfime bakıyorum. | Open Subtitles | L'القراءة م، والاسترخاء، مشاهدة التلفزيون... ... وتماما وبشكل كامل تتمتع نفسي. |