Onların faydaları değişkenlik gösteriyor ve toplumun yaşlılara karşı tavrının çeşitliliğine katkı sağlıyor. | TED | نفعهم يتنوع ويساهم في تنوع كيفية معاملة المجتمع للمسنين. |
Geçmişteki yanlışları düzeltmek ve toplumun kimin önemli kabul edildiği konusundaki bakış açısını değiştirmek için bir fırsat. | TED | إنها فرصة لتصحيح أخطاء الماضي، ولإعادة تركيز عدسة المجتمع على من يعتبر مهمّا. |
Adım adım bu işi ve toplumun bakış açısını değiştirmeyi devam ettirebilmeyi umuyorum, böylece kimse gözden kaçmasın. | TED | شيئًا فشيئًا، أتمنى أن أستمر في القيام بهذا العمل، وأستمر في إعادة تركيز عدسة المجتمع لكي لا يتم تجاهل شخص آخر. |
Bu, insanların duyguları, ihtiyaçlarının ne olduğu, özel hayatlarında olup bitenler ve toplumun ihtiyaçlarıyla alakalı. | TED | إن الأمر يتعلق بمشاعر الأشخاص، ما هي احتياجاتهم، وماذا يدورُ في حياتهم الخاصة، وماذا يحتاجُ المجتمع. |
Afedersiniz genç bayan, komutan demek istiyor ki... bu program, halkla polisin birbirini... daha iyi anlamasını... ve toplumun suçu önleme konusunda daha etkin olmasını sağlayacak. | Open Subtitles | أعذريني، شابّة، ما الذي يَعْنية القائد هل هذا البرنامجِ سَيُروّجُ للفَهْم. بين الجاليةِ والشرطةِ. |
Raymond'ımız dış görünüşü normal, çalışkan, ağırbaşlı ve toplumun saygıdeğer bir üyesi olarak kalacak. | Open Subtitles | حبيبنا ريموند سيظل فى الظاهر شخصا طبيعياً واعياً منتجاً عضو محترم فى المجتمع .. |
Kutsal Babamız, yeni yuvamızı koru ve toplumun bir parçası olabilmemiz için bize göz kulak ol. | Open Subtitles | ابانا الذي في السماء بارك منزلنا الجديد وارعنا لنكون جزءا من هذا المجتمع |
En büyük sapıkların, çok sevilen ve toplumun önde gelen kişilerinden olması beni hep hayretler içinde bırakır. | Open Subtitles | يدهشني كيف أنهؤلاء المرضى يكونون دوما محبوبين وهم من ركائز المجتمع |
Tavuk endüstrisi buraya geldi ve toplumun tamamına yardım etti. | Open Subtitles | صناعة الدجاج وصلت لهنا وهي تساعد هذا المجتمع بالكامل |
- ...ve toplumun merkezindeki ticaret. - Herkes, çabuk buraya gelin! | Open Subtitles | والمتاجرة في مركز المجتمع المحلي ليأتي الجميع بسرعه |
Bayanlar ve baylar, ilgili vatandaşlar, iş adamları ve toplumun liderleri. size Bellbridge, Massachusetts'in valisini takdim ediyorum. | Open Subtitles | أعني, كيف يمكن أن يكون هذا سيئاً؟ انساتي سادتي, المواطنين المهتمين, رجال الأعمال, وقادة المجتمع, |
Saç topuzunu kesmek erkekliğe ve toplumun temel sosyal değerlerine meydan okumayı temsil ederdi. | Open Subtitles | اما فعـل قـص الجزء العلوى من الشعر رمز الرجولة فقد تحدى القيم الاجتماعية الاسـاسية فى المجتمع |
Dükkanlar yüksek oranda şekerli yiyeceklerle dolarken ve toplumun sağlığı hızlı bir biçimde düşüşteyken, | Open Subtitles | مع إمتلاء البقالات بأطعمة تحتوي على الكثير من السكر وصحة المجتمع في نزول سريع |
- İyi, asil ve toplumun önemli bir üyesiydi. | Open Subtitles | كان احد الهامات رفيعة المستوى فى المجتمع |
Bence çaresiz olmamak ve toplumun bir şeylere bakacağını bilmesi çok önemli çünkü bu her şeyi bilmekle ilgili değil. | TED | وأعتقد أنه من المهم جداً أننا لسنا بمعدومي الحيلة، أن يشعر المجتمع أنه يستطيع النظر للأمور، لأن الأمر ليس كله متعلقاً بمعرفة كل الإجابات. |
"Gerçeğin araştırılması ve toplumun canlılığı için gereklidir." | Open Subtitles | ...لكنها ضرورية للتوصل إلى الحقيقة و إلى حيوية المجتمع ككل متكامل |
ve toplumun bana dayattığı şeyleri yapmaktan bıktım artık. | Open Subtitles | وسئمت من تقبّل تعريف المجتمع لي. |
(Gülüşmeler) Her ne kadar o mahalle neredeyse yok edilse de prensin beklenmedik yerlerde ortaya çıkıp müzik endüstrisi ve toplumun artık değerli olmadığını varsaydığı bölgelerde bedava konser bileti vermesi düşüncesiydi vardı. | TED | (ضحك) وعلى الرغم من أنه تم مسح هذه البقعة بالكامل، فقد كانت الفكرة بأن برنس قد يظهر فجأةً في مكانٍ غير متوقع ويقيم حفلاتٍ مجانية في مناطق تعد فيها صناعة الموسيقى بلا قيمة باعتبار المجتمع. |
Afedersiniz genç bayan, komutan demek istiyor ki bu program, halkla polisin birbirini daha iyi anlamasını ve toplumun suçu önleme konusunda daha etkin olmasını sağlayacak. | Open Subtitles | أعذريني، شابّة، ما الذي يَعْنية القائد هل هذا البرنامجِ سَيُروّجُ للفَهْم. بين الجاليةِ والشرطةِ. |