| Ama militarizmin davulları hala şiirin ve yaşamın sesini bastırmaya çalışıyordu. | Open Subtitles | ولكن الطبول العسكرية كانت لاتزال تحاول أن تنتصر بإستمرار إيقاع الشعر والحياة. |
| Bu akıntılar, denizlerdeki besinlerin ve yaşamın dağılımını diğer bütün etkenlerden daha fazla kontrol eder. | Open Subtitles | أكثر من أي عامل آخر، فإن هذه التيارات، هي ما يتحكم في توزيع الغذاء والحياة المائية في البحار |
| Onlar tam anlamıyla ölüm ve yaşamın ötesindeki korkusuz varlıklardır. | Open Subtitles | إنها كيانات عديمة الخوف تتخطى الموت والحياة |
| ...oğullarımla buraya gelebiliyor ve size aşkın, dostluğun, güzelliğin ve yaşamın şarkısını söyleyebiliyoruz. | Open Subtitles | وأجيء مع أبنائي، لأقدم ,إليكم موسيقى الحب والصداقة الجمال والحياة |
| Blair'e şükürler olsun ki, bütün gece aşk, ölüm ve yaşamın geçiciliğiyle ilgili konuştuk. | Open Subtitles | شكرا لك بلير كنا مستيقظين طوال الليل نتحدث عن الحب و الموت والحياة |
| Ben de kendime göre bir şövalyeyim ışığın ve yaşamın şampiyonuyum. | Open Subtitles | انا فارسة من نوع خاص، بطلة الضوء والحياة |
| Kanın ve yaşamın ağızlarına akışını. Amy öldü. | Open Subtitles | الطريقة التي تجري بها الدماء والحياة بداخل فمك ايمي ميتة |
| Evrim ve yaşamın kendisi seyir halindeydi. | Open Subtitles | فالتطور والحياة مستمرين لا محالة |
| - Aşk ve yaşamın özünü öğrencilerime öğretin. | Open Subtitles | وتعلم طلابي جوهر الحب والحياة |
| - Ben, dirilme ve yaşamın ta kendisiyim. - Evet. | Open Subtitles | -أنا البعث والحياة |