Hayır, Cam Kemik Hastalığı genellikle bebekken ve yalnızca çok ağırsa öldürür. | Open Subtitles | لا عندما تكون الإصابة مميتة على الأغلب تكون للأطفال الرضع و فقط في حالات قليلة |
- Üstüne soğuk ayağımı koyduğumda her zaman sıcak oluyor ve yalnızca bazen gıcık oluyor. | Open Subtitles | . عندما أضع قدمي الباردة عليه هو يكون دائما دافئ . و فقط في بعض الأحيان ينزعج |
sokak faresi olarak doğdun,sokak faresi olarak öleceksin, ve yalnızca bitlerin seni anacaklar. | Open Subtitles | لقد ولدت كـ جرذ شوارع وستموت كـ جرذ شوارع وفقط القمل سيحزن عليك |
Bir yönetici olmanın, ister çömlekçilik olsun ister doktorluk, diğer zanaatlardan farklı olmadığını ve yalnızca bu zanaatta ustalığa ulaşabilenlerin, yönetmeye uygun olduğunu belirtmiştir. | TED | وذَكر أن وظيفة الحاكم لا تختلف عن أي وظيفة أخرى، سواء كان خزّافًا أو طبيب، وفقط من لديهم القدرة على تحمل المسؤولية صالحون للقيادة. |
Gerçeği, tüm gerçeği ve yalnızca gerçeği söyleyeceğinize; | Open Subtitles | هل تقسم أن تقول الحقيقة، الحقيقة الكاملة، ولا شيء غير الحقيقة، وليساعدك الرب؟ |
Tanrı huzurunda gerçeği, bütün gerçeği ve yalnızca gerçeği ... söyleyeceğinize yemin eder misiniz? | Open Subtitles | .. هل تقسم أو تجزم بالشهادة التي ستدلي بها بأنك .. ستقول الحقيقة ،كل الحقيقة ولا شيء سوى الحقيقة وليساعدك الرب ؟ |
Ömrünüz boyunca, hastalıkta ve sağlıkta onu seveceğine, onurlandıracağına ve yanında olacağına ve yalnızca ona sadık kalacağına yemin ediyor musun? | Open Subtitles | هل تقسمين بأن تحبيه وتحفظي شرفه وتحافظي عليه في الشدّة والرخاء, ولأجل الجميع وتكونين مُخلصة له طالما انكم ستعيشون معاً؟ |
İnsanlar hayaletleri beyaz gecelikli, siyah uzun saçlı düşünür ve yalnızca terk edilmiş yerlerde ortaya çıkarken hayal edermiş. | Open Subtitles | عادةمايُفكرالناسفيالشبح بأنهباللون الأبيض الشفاف ،ولديهِشعرٌطويلأسود... و فقط يظهر في المنازل المهجورة |
ve yalnızca ne yapmak istiyorsa onu yapıyor. | Open Subtitles | و فقط ما يحلو لها |
Sadece erkekler resifte gezinir ve yalnızca yaz aylarında. | Open Subtitles | يَظْهرُ فقط الذكورَ لإنطِلاق إلى الشعبة المرجانيةِ وفقط في الشهورِ الصيفيةِ. |
Verilere güvendik ama olan şey, en saygın gazetede bile her şeyi iki basit yüzdeli sayıya indirgeme saplantısıdır, etkili bir başlık atmak amacı bizi bu iki sayıya ve yalnızca bu iki sayıya odakladı. | TED | لقد آمنّا بالبيانات لكن ما حدث حتي مع أكثر الصحف المُحترمة أن الهوس باختصار كل شيء إلى رقمين بسيطين مئويين لكتابة عنوان رئيسي قوي يجعلنا نركز على هذين الرقمين وفقط عليهما. |
Yalnızca bu özel yağmur ormanlarında ve yalnızca bu özel, yumuşak yaprak üzerinde yuvasını yapabilmesi için doğru koşullar mevcut. | Open Subtitles | فقط في هذه الغابات المطيرة على وجه التحديد، وفقط على هذه الورقة الناعمة على وجه التحديد، تتوافر الظروف الصحيحة لها لبناء عشّها |
ve yalnızca gerçek olan rüyaya dönüşebilir. | Open Subtitles | وفقط الحقيقي يمكنه أن يصبح حلمًا. |
Tanrı'nın huzurunda gerçeği, gerçeğin tamamını ve yalnızca gerçeği söyleyeceğinize yemin eder misiniz? | Open Subtitles | ،أتقسمين أن تقولي الحقيقة، كلّ الحقيقة ولا شيء غير الحقيقة، ليساعدك الرّب؟ |
Gerçeği, tüm gerçeği ve yalnızca gerçeği söyleyeceğine yemin ediyor musun? | Open Subtitles | هل تقسم أو نؤكد على قول الحقيقة الحقيقة كاملة، ولا شيء غير الحقيقة؟ |
Dört Numaralı Toplantı Salonu A.B.D. Senatosu Gerçeği, bütün gerçeği ve yalnızca gerçeği söyleyeceğinize yalan söylerseniz cezalandırılacağınızın bilincinde olarak yemin ediyor musunuz? | Open Subtitles | هل تقسمين بالصدق بأنّكِ ستقولين الحقيقة ولا شيء غير الحقيقة، |
Bu gün burada vereceğin ifadenin doğruyu yalnızca ve yalnızca doğruyu yansıtacağına mahkeme önünde yemin ediyor musun? | Open Subtitles | هل تقسمين تحت خطر عقوبة شهادة الزور أن الشهادة التي ستقدمينها اليوم هي الحقيقة وكل الحقيقة ولا شيء سوى الحقيقة؟ |
Ömrünüz boyunca, hastalıkta ve sağlıkta onu seveceğine, onurlandıracağına ve yanında olacağına ve yalnızca ona sadık kalacağına yemin ediyor musun? | Open Subtitles | هل تقسم بأن تحبها وتحفظ شرفها وتحافظ عليها في الشدّة والرخاء, ولأجل الجميع وتكون مُخلصاً لها طالما انكم ستعيشون معاً؟ |