Ve o, kantitatif veride ilk başta görmedikleri bir şeyi keşfetti. | TED | وما اكتشفه كان شيئًا لم يروه في البداية في البيانات الكمية. |
Fakat burada daha önce söylendi ve buradaki dinleyicilerden bazıları, meta veri içeriğinin, çekirdek veriyi bozduğunu söyleyen bir UGA memuruyla da konuşmuştu, çünkü çekirdek veride kendinizi sunmak istediğiniz gibi sunabilirsiniz. | TED | ولكن تم الاحتجاج, وبعض الجمهور هنا تحدثوا مع محلل سابق في وكالتكم وقد قال ان البيانات الوصفيه اكثر تعديا من البيانات الحقيقيه, لانه في البيانات الحقيقيه انت تقدم نفسك كما تشاء. |
veride hata yok. | Open Subtitles | لا يوجد خطأ في البيانات |
Onlar önce seyircilerle alakalı bir şeyler öğrenmek için verileri kullanıyor, yoksa seyirciler hakkında bu derinlikte bilgilere sahip olamazlardı. Sonra karar vermek için bütün bu parçaları birleştiriyor ve ortaya hiçbir veride adı geçmeyen "House of Cards" gibi bir dizi çıkıyor. | TED | فهم يستخدمون البيانات ليفهموا أولاً العديد من الأمور الصغيرة حول جمهورهم والتي من غيرها لن يكون بمقدورهم الخوض بالفهم إلى ذلك العمق، أما فيما يتعلق بقرار تناول كل تلك القطع والأجزاء وإعادة جمعها ثانية لإبداع مسلسل "البيت الواهن،" لم يكن ذلك كامناً في البيانات. |
Sadece filizlenen bir fidan değildir, fakat tüm bu bitkiler, onlar her neyse artık, bir sunum, bir analiz, birilerinin veride kalıplar araması -- onların tüm veriye bakmaları ve onları bir araya getirmeleri, ve veriyle ilgili en önemli şey, ne kadar çok bir araya getirirseniz, o kadar güçlü olduğudur. | TED | إنها ليست فقط جذوراً تغذّي نباتاً، لكن لأي من تلك النباتات، بغض النظر عن نوعها -- تقديم، تحليل، شخص ما يبحث عن أنماط في البيانات -- بإمكانهم النظر إلى كل البيانات ويحصلون عليها مترابطة معاً، والشيء المهم جداً حول البيانات أنه كلما كانت مترابطة معاً، كانت أكثر فائدة. |