Mary Gordon adında bir kadın var, Roots of Emphaty diye bir organizasyonu yönetiyor. | TED | هناك امرأة تدعى ماري غوردن والتي تدير مكاناً ما يدعى: جذور التعاطف. |
Hatların ikisini yönetiyor, ve kendi evini ödeyebilmek yapmak için yeterince para tasarruf etti. | TED | إنها تدير خطين، وقد وفرّت ما يكفي من المال لدفع مقدم لبيتها. |
Şimdi burada... tek kişilik bir orduyu yönetiyor... şu kekeme şebeği. | Open Subtitles | الآن ها هو يقود جيشاً يتكون من قرداً يتلعثم في حديثه |
Bugün ise, binlerce hayat kurtaran beş milyar dolarlık hayırseverlik vakfını yönetiyor. | Open Subtitles | اليوم يُدير صندوق خيري بقيمة خمسة بلايين دولار والذي أنقذ آلاف الأرواح |
Doğrusu, 1980'lerin sonlarında bütün büyük çeteleri idare eden aynı insanlar Chicago'da bugün yine aynı büyük çeteleri yönetiyor. | TED | فعلاً، نفس الأشخاص الذين كانوا يديرون العصابة في نهاية الثمانينيات هم نفسهم الذين يديرونها الآن. |
Hindistandan daha büyük değil... ..ama Mumbai'yı yönetiyor. | Open Subtitles | على الرغم من انه لم يعد في الهند.. ..لكنه يتحكم في مومباي |
Eskiden piyanistti. Şimdi bir yetimhane yönetiyor. Oh, hadi, lrma. | Open Subtitles | كانت عازفة بيانو فى الحفلات الموسيقية لكنها تدير ملجأ للأيتام الآن |
Delhi'de okumuş ve burada Okulu yönetiyor. | Open Subtitles | لقد تعلمت فى دلهى والآن تدير المدرسة هنا |
Sana söyledim. Bu oyun sanki kendi kendini yönetiyor. | Open Subtitles | لقد أخبرتكِ، كما لو أن . اللعبة تدير نفسها |
Diktatörleri alt etmek için bir ordu yönetiyor. | Open Subtitles | إنه يقود جيشاً في الشمال كي يقضي على القادة العسكريين |
Kardeşin varlıklı bir adam ilk oğul muazzam büyüklükte ve zenginlikte bir ticaret filosunu yönetiyor. | Open Subtitles | أخوك رجل يمتلك موارد مالية الابن الاول يقود اسطولا كبيرا من السفن البحرية في تجارة كبيرة |
Adam, 21. yüzyılda bir suç örgütü yönetiyor. | Open Subtitles | الرجل يُدير مشاريع إجرامية في القرن الحادي والعشرون |
Her şeyi hâlâ Mutant Lider yönetiyor olsa daha mı iyiydi? | Open Subtitles | هل تفضل بقاء قائد المسوخ كي يُدير تلك الأمور؟ |
Sonrabirbakmışsınkimüzik piyasasını Jimmie Wing.... ...ve onun gibi bir ton ibne yönetiyor. | Open Subtitles | وتدركون ان هنالك الملايين كأمثال جيمى هؤلاء الرجال يديرون تلك الصناعة |
Hepimiz biliyoruz ki bu ülkeyi parababaları yönetiyor. | Open Subtitles | إننا نعلم جميعاً أن رؤوس الأموال هي ما يتحكم بهذه الدولة. |
Bunlar çok ilginç şeyler, ama Drew Imroth dünyanın en büyük hayır vakfını yönetiyor ve sürekli Afrika'ya gidiyor, ve diğerleri, kim bilir onlar neden oradalar. | Open Subtitles | هذا مثير للاهتمام ولكن درو ايروث يرأس اكبر مرسسه خيريه على مستوى العالم هو يسافر الى افريقيا كل الوقت |
Aile olgusu senin için o kadar derin ki tüm hayatını yönetiyor fakat bu biyolojik bir aldatmaca. | Open Subtitles | هذه الفكرة من العائلة والتى هى فى صميم قلبك والتي تحكم عالمك إنها كذبة بيولوجية |
Yani biz gökadanın kendisine takılırken, esasında orada bir karanlık madde bulutu var ve bu madde gökadanın yapısını ve dinamiklerini yönetiyor. | TED | نحن نرى المجرة لذا نركز فيها ، بينما أنها في سحابة ضخمة من المادة المظلمة وهو ما يسيطر على بنية المجرة وحركتها. |
O özel Efendi, her nasılsa bu kıtanın tüm doğu yakasındaki askeri operasyonları yönetiyor ve eminim ki onun değerini kavramış olsaydınız onu canlı halde teslim etmezdiniz. | Open Subtitles | ذلك السيد بعينه على كل حال يشرف على كل العمليات العسكرية في الجانب الشرقي من هذه القارة |
Aile şirketimizi o yönetiyor, buna şimdi birde şarapçılık ekledi. | Open Subtitles | يقوم بإدارة تجارة عائلتنا,والتي تتضمّن حالياً مصنعاً للخمور |
Senden ve Xena'dan öğrendim artık; dünyayı savaşçılar yönetiyor Filozoflar değil. | Open Subtitles | أنت و " زينا " أظهرتم لي بأن المحاربين يحكمون العالم |
Birkaç kere iş yaptığım bir tayfayı yönetiyor. | Open Subtitles | إنه يدير هذا الطاقم الذي عملت فيه لبضعة أوقات |
Bu toplantıları baban yönetiyor. | Open Subtitles | ووالدك من يترأس هذه الإجتماعات |
- Bu şey kendini yönetiyor. | Open Subtitles | الشيء الملعون يُديرُ نفسه. أَفترضُ بأنّك قَتلتَه. |
Benim kargo işlerimi yönetiyor, faturaları ödüyor yakın akrabalara haber veriyor. Evet Hermes, neyin var? | Open Subtitles | يتولى طلبيات التوصيل وتسديد الفواتير وإخطار أقرب الأقرباء، وما إلى ذلك. |