Ya yüreğindeki yükten arınmak için pezevenk cinayetiyle ilgili bazı detaylar ifşa etmeye karar verirse? | Open Subtitles | ربما لو إحتاجت طرح العبء عن روحها وقررت كشف تفاصيل محددة عن مقتل القواد ؟ |
Şu andaki bu gönül rahatlığınız... bir son bulacak... ve bir parça kenevir... bu yükten kurtulmanın yanında ucuz bir bedel gibi gelecek. | Open Subtitles | راحة البال، كما هي سوف تتواجد وخيوط القنب سوف تبدو ثمناً رخيصاً للتحرر من العبء |
- Sana taşıdığım yükten bahsedeceğim. | Open Subtitles | - سأحاول - لأسهل الامر دعني اخبرك عن العبء الذي احمله |
Bu hayattan omuzlarımdaki bu yükten. | Open Subtitles | هذه الحياة هذا الحمل الذي على عاتقي يا رجل لقد سأمت منه |
Vay canına! Gereksiz yükten kurtulduğumuza göre yeni bir strateji geliştirelim. | Open Subtitles | الآن بما اننا تخلصنا من ذلك العبئ لنخطط لإستراتيجية ما |
LC: Isı kalkanı yükten atılınca ve ayakları harekete geçmeye başladıktan sonra, bir sonraki adım radar sisteminin Phoneix'in yeryüzünden gerçekte ne kadar uzak olduğunu taraması gerekiyor. | TED | بعد أن يتم التخلص من الدرع الأخير و يتم نشر أرجل المركبة تكون الخطوة التالية هي جعل نظام الرادار يبدأ بحساب الارتفاع الحقيقي للمركبة عن سطح الكوكب |
Vicdanı bir yükten kurtulmuştu. | Open Subtitles | وأراحت ضميرها من العبء الذى كان عليه. |
Onu bir yükten kurtardığımı anlayacaktır. | Open Subtitles | وقال انه سوف يفهم أنا تخفيفه من العبء. |
Bu yükten kurtulmak için herşeyi yaparız. | Open Subtitles | نحن سنفعل أي شيء لنتحرر من هذا العبء |
Seni o yükten kurtarıp onu kendim üstleneceğim. | Open Subtitles | وانا سأخلصك من ذلك العبء.. وسآخذه الى نفسي... |
Seni bu yükten kurtarmama izin ver. Bana filmi göster. | Open Subtitles | دعني أحررك من هذا العبء ، ارني الفيلم |
Ancak o zaman bu yükten tamamen kurtulacaksın. | Open Subtitles | عندها ستتخلص حقًا من هذا العبء |
Seni bu omuzlarındaki yükten kurtaracağım böylece gerçek sen'e ulaşabileceksin. | Open Subtitles | سأخفف عنك هذا العبء... حتى يكون بإمكانك تحقيق مبتغاك... |
Birincisi, kesiksiz cerrahi sayesinde hastaların ve ailelerinin ve hatta büyük ölçekte toplumun nasıl bir ekonomik ve duygusal yükten kurtulduğunu, hastanın da ne ölçüde acı çekmekten korunduğunu düşünün; tabi bence hekimlerinin de. | TED | أوّلها، فكّروا في مقدار المعاناة التي تم تفاديها من قبل المرضى الذين يخضعون للجراحة غير اجتياحيّة، وكذلك العبء الاقتصادي والنّفسي الذي تفادته كلٌّ من أسرهم والمحيطين بهم والمجتمع ككل -- وأفكّر أيضا بأطبائهم، بالمناسبة. |
Kendimizi bu yükten kurtaracağız. | Open Subtitles | أرح نفسك من ذلك العبء |
Seni bu yükten kurtarırım. | Open Subtitles | أرغب في إزاحة هذا العبء عنك |
Bu ziyaretin beni üstümdeki yükten biraz arındıracağını umumuştum | Open Subtitles | كنت آمل أن هذه زيارة ستكون سعيدة لكن اللوم يقع على عاتقي |
Sırtımdaki yükten kurtulmak istedim. | Open Subtitles | أردت أن أزيح هذا الهم عن عاتقي |
Yakında bu yükten kurtulacağım. | Open Subtitles | سأتحرّر قريبًا من هذا العبئ |
Bu noktadan sonra ısı kalkanının bizi atmosfere giriş kuvvetinden korumasına ihtiyacımız yok, bu nedenle iniş aracını ilk defa Mars atmosferine maruz bırakarak ısı kalkanını yükten atıyoruz. | TED | و عندها لن يكون هناك حاجة للدرع الحراري من أجل الحماية لذلك يتم التخلص من الدرع الحراري معرضين مركبة الهبوط و لأول مرة لأجواء الكوكب بشكل مباشر |