Daha annem ceketini bile giyemeden, kırmızı çizgili kadife kazağımı ve gri ekoseli yün şapkamı giydim. | TED | ارتديت سريعا سروالي الأحمر القصير وقبعة الصوف الرمادية قبل أن تتمكن أمي من ارتداء سترتها. |
Bu akşam aramızda en cesur kuşatma yarıcısı bulunuyor Yanki topları arasından sıyrılıp geçerek gelen ve bizlere bu akşam giymekte olduğumuz yün ve dantel kumaşları getiren kişi. | Open Subtitles | معنا الليلة أبسل مقتحمي الحصار الذي تسللت مراكبه عبر أسلحة الشماليين ليجلب لنا الصوف والحريرالذي نرتديه الليلة |
Bir kadın bana yün ve kalıpları gönderiyordu, ben de etek örüp kadına gönderiyordum. | Open Subtitles | سيدة أرسلت لي الصوف و التصاميم التي علي حياكتها |
Saat 6 yönünde, Jefferson. yün ceketli, kilise merdivenlerinin ortasında. | Open Subtitles | فى اتجاه الساعة السادسة،جيفرسون،سترة صوفية فى منتصف الطريق الى الكنيسة. |
Evet, siyah sutyen ve gri yün çorapların önemi nedir? | Open Subtitles | نعم, ما هي اهمية حمالة الصدر السوداء والجوارب الصوفية الرمادية؟ |
Biz de herkes gibi koyundan yün alabiliriz! | Open Subtitles | نستطيع الحصول على الصوف من النعاج, مثلما يفعل الأخرون |
Izgaraya koyulmuş peynir için ben yün malzeme kullanırdım. | Open Subtitles | بالرغم من تلك الجبنة المشوية الا ان بها قليلاً من الصوف |
yün pantolonla yangın direğinden kaymak pek akıllıca değilmiş. | Open Subtitles | حسنا يكفي القول أنني تعلمت اليوم أنه من غير الحكمه أن أنزلق بشكل متكرر على عمود الإطفاء مردتيا سروايل من الصوف |
Askeriyeden yün pantolon giymiş bir asker, mahalleleri dolaşıp kapı kapı çanak çömlek katoloğu dağıtıyor. | Open Subtitles | جيش من الرجال في ملابس من الصوف يركضون عبر المنطقة موزعين قوائم أعمال فخارية من باب إلى باب. |
- Eğer yün olsaydı, bizim tezgahımızı kullanabilirdi değil mi? | Open Subtitles | . لو كان لديه بعض الصوف ، كان يمكنه أن يستخدم المنوال ، ألا تعتقدين ذلك. |
- Evet. Siyah bir yün tişört. Yeni Zelanda yününden. | Open Subtitles | أجل قميص صوفي أسود من الصوف النيوزيلندي مضاد للماء و النار |
Çekicinin tutamacındaki yün lifi çıkardım ve inceledim. | Open Subtitles | سحبت ألياف الصوف من قبضة الرابعة وبخرتها أيضاً |
- yün herşeyde bulunabilir. | Open Subtitles | يمكنك الآن، لأنه يبدو يستخدم هذا الصوف على كل شيء. |
Her taraf yün yumaklarıyla dolu. | Open Subtitles | ونحن في أعسر شخص من عمال التنظيف الجاف. مليء بخصلات من الصوف. |
Oğlak derisi, güderi, saten veya yün mü, uzun mu, kısa mı, bahçe için mi? | Open Subtitles | القفازات جلد ماعز ,الساتان ,قفاز واقي الشامواه ,الصوف أو للتشجير؟ |
Koca yün çuvallarını sürükleyerek taşıyan, bitkin halde tezgahların altında uyuyan çocuklar vardı, o kadar acıklıydı ki, yüreğim parçalandı. | Open Subtitles | كان هنالك أطفال يجرون أكياس كبيرة من الصوف ينامون تحت آلات النسج من التعب بشكل يرثى له,لدرجة مزقت روحي |
Parlak bakır güğümler Sıcak yün eldivenler | Open Subtitles | غلايات نحاسية لامعة و قفازات صوفية دافئة |
Sıradan bir yün bere | Open Subtitles | حسنا إنها ليست قريبة من معاييرك للقبعات الصوفية |
Evet. Bronz düğmeleri olan mavi yün bir giysi giyiyordu, sanırım. | Open Subtitles | اه,نعم,لقد كانت ترتدى فستانا صوف ازرق بزراير معدنية,لو لم أخطئ |
...Mathilde yün mayoları giydiğim yeri görebildi. | Open Subtitles | حتىيمكنلماتيلدأنترى اين لبست لباس البحر الصوفي |
yün çilesi daha iyidir, bu yumaklar sürekli yuvarlanıp garip yerlere giderler. | Open Subtitles | هذه هى مشكلة الكرات عن شلالات الغزل انها تتدحرج فى اماكن صعبة. |
- Burada pazarınız ve yün çarşınız var ayrıca çok işlek bir noktadasınız. | Open Subtitles | لديك السوق، والمعرض السنوي للصوف وأنت على طريق سفر رئيسي |
Karıştır yün dolu şarabı elma sulu kumla. | Open Subtitles | أخلطوا الرمل بشراب التفاح والصوف بالنبيذ |
Nerede olduklarını söylersen yün battaniyeye sarılıp moraran ellerinde sıcak bir fincan çay tutarsın. | Open Subtitles | قلّ لنا أين همُ؟ ! وستنال بطّانيّة صوفيّة مع كوبٍ من الشاي الدافئ. |
Bunlar kaliteli yün. | Open Subtitles | هذا صوفٌ جيّد، نستطيع أن نبيعه. |
Bavuluna eldiven ve geceleri üşürsün diye fazladan yün çorap koydum. | Open Subtitles | لقد قمت بتعبأة القفازات والجوارب بالصوف لتقيك من برودة الجو. |