Ortaklığımızı düşünüyordum ve bu işin yürümesi için taviz vermem gerektiğini anladım. | Open Subtitles | كنت أفكر بشراكتنا، وكيف أن علي أن أتقبل الحلول الوسطى لإنجاح الأمر |
Bu dostluğun yürümesi için çok uğraştım, ama benim için kılını kıpırdatmayan biri uğruna ölemem! | Open Subtitles | ولقد عملت جاهدا لإنجاح هذة العلاقة ولكن, لن أموت من أجل شخص لن يموت من أجلي |
Bunun yürümesi için tek yol bana kendini her yönünle göstermen bunlar utandığın şeyler bile olsa. | Open Subtitles | ولكن الطريقة الوحيدة لإنجاح الأمر هو أن تظهري لي كل جوانبك حتى الجوانب التي تخجلين منها |
Her şeye rağmen yürümesi için yapabileceğim her şeyi yaptım. | Open Subtitles | فعلت كل ما بوسعي لينجح الأمر و تجاهل هو كل هذا هل فكرتي يوماً أنه انجرح عندما تركتيه قبل هذا؟ |
Her şeye rağmen yürümesi için yapabileceğim her şeyi yaptım. Ve o bir kenara itti. | Open Subtitles | فعلت كل ما بوسعي لينجح الأمر و تجاهل هو كل هذا |
Bu işin yürümesi için herkesin işbirliği ve güvenini istiyorum. | Open Subtitles | حسناً، لينجح هذا، سأحتاج لتعاون الجميع وثقتهن. |
Jan'ın yanına gidip iyileşmesi ve ayağa kalkıp yürümesi için dua etmeni istiyorum. | Open Subtitles | "أريدكِ أن تذهبي إلى "يان وتصلّي له أن يُشفى وينهض من فراشه ويمشي |
Yataktan kalkıp yürümesi için. | Open Subtitles | لينهض من سريره ويمشي |
Bu işin yürümesi için herkesi zanlı olarak görmeliyiz. Lütfen izin verin de işimizi yapalım. | Open Subtitles | إسمعا، لينجح عملنا علينا معاملة الجميع كمشتبه بهن، لذا دعانا نفعل هذا رجاءاً. |
Ev arkadaşlığının yürümesi için bazı kurallar koymalıyız. | Open Subtitles | حسناً لينجح هذا يجب ان يكون هناك قوانين حسناً ؟ |
İşlerin yürümesi için çabaladım. | Open Subtitles | قمت بكل شيء لينجح هذا بقيت رؤوفة |