yürümeyi ve konuşmayı öğrenmiş bir balık ama kim olduğu ve nereden geldiği hakkında hâlâ öğreneceği çok şey var. | TED | نعم، هناك من تعلم المشي والكلام، ولكن هناك من لا يزال لديه الكثير ليتعلمه عن من نحن ومن أين أتينا. |
Şimdi hepimiz yürümeyi kesip, bu genç adamın gelinini öpmesini izleyelim. | Open Subtitles | الآن دعونا كلنا نتوقف عن المشي ولنشاهد هذا الشاب يقبل عروسته |
İkizler yürümeyi yeni öğreniyor o yüzden Jeffords evinde kaos hakim. | Open Subtitles | عندما بدأ التوأم التعلم على المشي الفوضى عمت منزل آل جيفوردز |
Ama önce, düşünmeksizin uygun adım yürümeyi ve silah kullanmayı öğrenmeniz lazım. | Open Subtitles | لكن أولا ، يجب تتعلم السير بخطوة تتعامل مع الأسلحة دون تفكير |
Bu iki örnekte de gördüğünüz gibi, temel olarak sanal ortamda yürümeyi öğrenen makinalarımız ve aynı zamanda gerçek hayatta yürümeyi öğrenen makinalarımız var. | TED | في هذين المثالين، كانت لدينا مبدئيا آلات تعلمت كيف تتحرك في المحاكاة وآلات تعلمت كيف تمشي في الحقيقة |
Bir kez olsun, bu şekilde yürümeyi hak edeceğim. | Open Subtitles | و لمرَّة واحدة، سأستحِّقُ أن أمشي بتلكَ الطريقَة |
Hayır, tamamen güvenli olduğundan emin olmak için her gece çiftlikte yürümeyi severim. | Open Subtitles | لا ، أحب المشي حول المزرعة كل ليلة لأتأكد من سلامة كل شيء |
Ya da aklınıza çocukların yürümeyi, konuşmayı ve çatalı nasıl kullanacaklarını öğrendikleri çocukluğunuz gelebilir. | TED | أو ربما يذهب بكم التفكير إلى مرحلة الطّفولة المبكّرة حيث يتعلم الأطفال المشي والكلام واستخدام الشوكة. |
Kazadan sonra yalnızca yeniden yürümeyi değil, seçtiği spor dalı olan dağcılığa da geri dönmeyi hayal etti. | TED | بعد حادثته، لم يحلم باستعادة قدرته على المشي فقط، لكنه أيضًا حلم بالعودة إلى رياضة تسلق الجبال المفضلة لديه. |
Eğer yürümeyi, konuşmayı, bisiklet sürmeyi ve hatta kuantum mekaniğini öğreneceksek bunu yapmak zorundayız. | TED | فتحتم علينا فعل ذلك إذا أردنا أن نتعلم كيفية المشي أو الكلام أو ركوب الدراجات أو حتى دراسة ميكانيكا الكم، صحيح؟ |
Birazdan göreceğiniz şey yapay evrimi kullanarak yürümeyi öğrenen bir, iki ayaklı. | TED | ما سترونه بعد قليل هو شكل ذو قدمين بسيط جدا كان قد تعلم المشي باستخدام التطور الاصطناعي |
Gerçekten de yürümeyi öğrendiğim yer orasıydı. | TED | ولقد كانت حقا المكان الذي تعلمت فيه المشي. |
Palau'daki dalış kazamdan sonra tekrar yürümeyi öğrenmem bir senemi aldı | TED | استغرق مني سنوات لتعلم كيفية المشي مرة أخرى بعد أن كنت قد تعرضت لحادث غوص في بالاو |
engellerinin olduğunu öğrendim. Bazıları yürümeyi ve konuşmayı hiç öğrenememişti. | TED | بعضهم لا يستطيع تعلم المشي أو الكلام أبداً |
Hollywood Bulvarı'nda yürümeyi seviyorum çünkü Roger'ın yıldızına yaklaştığımı biliyorum. | Open Subtitles | أحب السير في جادة هوليوود لأنني أعلم ان نجمتهُ قادمة |
yürümeyi bıraktım. Ve bir saniye içinde aklım çifte negatifi çok daha korkutucu bir negatife çevirdi. | TED | ان هذا قد يحد من قدرتي على السير لاحقاً وقد تطلب ثواني الامر لكي اكتشف ان الامر مريعٌ جداً |
Bu kavramdaki temel fikir şu, vatandaşlarınızın yürümesini istiyorsanız ki bu faydalı bir şey, yürümeyi makul bir ulaşım aracı haline getirmelisiniz. | TED | والفكرة الأساسية هي إذا كنتم تريدون من المواطنين أن يتحركوا لأن ذلك مفيد، فإنكم تحتاجون في الواقع إلى السير كوسيلة نقل معقولة. |
Nöbetler sadece sağ yanını etkiliyor ama o kadar sıklar ki yürümeyi, konuşmayı, yemeyi, öğrenmeyi unutacak hale gelmiş. | Open Subtitles | التأثيرفقطمن جانبهاالأيمن, ولكنه متكرر كثراً. نست كيف تمشي, تتكلم , تأكل وتتعلم. |
Düğün günümüzde, koridordan sana doğru yürümeyi beklerken şöyle düşünmüştüm, | Open Subtitles | اتعلم في يوم زفافنا عندما كنت انتظر ان امشي بالممر نحوك كنت افكر |
Ona Ivan'ın otizmli olmasından ve kimse onun elini tutmadan tek başına sokakta yürümeyi öğrenmesini istediğimden bahsettim. | TED | وأخبرته عن ايفان، وأنه يعاني من التوحد، وكم وددت أن أراه يمشي في الطريق بمفرده، من دون وجود أحد ليمسك يده. |
Her sabah arabasını otoparka park ederken yürümeyi imkânsız hale getiren topuklu ayakkabılarını giyerken onunla ilgili her şey zahmetsiz görünüyordu. | Open Subtitles | كل صباح عندما تقف في مواقف السيارات ترتدي تلك الأحذية المظنية للمشي كل شيء بخصوصها بدا سهلاً |
Burada yürümeyi ve ağaca tırmanmayı öğrendim. | Open Subtitles | هذه الشجرة كنت أتسلقها حين تعلمت المشى حديثا |
Eğer savaşıyorsan, savaşmayı bırak... eğer uygun adım yürüyorsan, yürümeyi bırak. | Open Subtitles | إذا كنت تقاتل، توقف عن القتال إذا كنت تزحف للقتال، توقف عن الزحف |
Elvira cambaz ayaklıklarıyla yürümeyi kolay buldu. | Open Subtitles | إلفيرا وجدت أنه من السهل التنزه على خشبتين |
Kocamın bizi birlikte görmesindense, yağmurda yürümeyi tercih ederim. | Open Subtitles | أهون عندي المسير تحت المطر خير من أن يراني زوجي برفقتك. |
Sağ ol, merkeze yürümeyi çok daha kolaylaştıracak. | Open Subtitles | شكراً. هذا سيُسهل الأمر أكثر للسير إلى المركر |
16 yaşındasın. Ne istiyorsun... Ömrün boyunca etrafta yürümeyi mi? | Open Subtitles | إنّك بالـ16، ماذا، أترغب بالمشي طوال حياتك؟ |
Bir kaç ay geçti, 3 gün içinde taburcu olacaktı, yürümeyi , herşeyi baştan öğrendi sonra birden tekrar komaya girdi ve ondan hemen sonra öldü işte, anlıyormusun? | Open Subtitles | الشهرين مَرَّ هو كَانَ مستعدَّ لرُجُوع للبيت في 3 أيامِ، تعلّم كَيفَ يَمْشي وكُلّ شيءَ ثمّ فَجْأة هو فقط عادَ للهبوط في الغيبوبةِ |
Seninle gitmektense eve yürümeyi tercih ederim. | Open Subtitles | أفضل الذهاب للمنزل سيراً على ان أذهب معك. |