Balıkları ilk kez o zaman limon dilimleri ve tereyağ dışında birşeyin içinde yüzerken gördüm. | TED | عندما عرفت لأول مرة أن السمك يسبح في شئ آخر غير شرائح الليمون والزبدة. |
Sanırım başka bir şey olmasından korkuyorlar, çünkü yüzerken ışık çıkarıyor. | Open Subtitles | ولكن الجيش .. أعتقد بأنه كان يخشى بأن يكون شيئاً أخر لإنه عندما يسبح .. |
- Olay olduğunda YMCA'da havuzda yüzüyormuş. -Sırtüstü yüzerken ölmüş. | Open Subtitles | كانت تسبح عندما حدث ذلك ماتت وهي تمارس سباحة الظهر |
Son olarak, nefes alma. Birçoğumuzun yüzerken çektiği bir sorun. | TED | شيء أخير، التنفس. مشكلة عندنا كلنا، تحديدا أثناء السباحة. |
Çünkü o dev yaratıkları birbirlerinin etrafında öylesine hafif ve zarif şekilde yüzerken izlemek insanı gerçekten dinlendiriyor. | Open Subtitles | يوم عطلتي, لأنه يوجد شيء ما مُهديء عند مشاهدة هذه المخلوقات العملاقة تطفو حول بعضها البعض, في خفة ورشاقة |
4 gün önce, Otis'i beyninde bir kurşunla Thames'te yüzerken bulmuşlar. | Open Subtitles | وجدوا (أوتيس) يطفو بنهر "التايمز" منذ أربعة أيام برصاصة في رأسه. |
kendilerini içi petrol dolu bu ağir suda yüzerken buldular. | TED | و كان قد انتهى بهم الأمر يسبحون في مياه التي تفرغ من حجر التوازن المليئة بالنفط |
Oraya doğru yüzerken öleceğini biliyor muydun? | Open Subtitles | أكنت تعلم بأنّك كنت ستموت عندما سبحت هناك؟ |
Kollarını kafeste tutman gerekir ama o şeyi yüzerken gördüğümde... | Open Subtitles | كان المفترض بأن تبقي يديك داخل القفص عندما رأيت ذلك الشيء يسبح بالارجاء أعتقدت |
4 farklı sefer nehirde çıplak yüzerken yakalanmış. | Open Subtitles | تم القبض عليه يسبح عارياً في النهر في أربع مناسبات مختلفة |
4 farklı sefer nehirde çıplak yüzerken yakalanmış. | Open Subtitles | تم القبض عليه يسبح عارياً في النهر في أربع مناسبات مختلفة |
Suda yüzerken, ilerlemek için küreğe benzeyen bacaklarını kullanır. | TED | حينما تسبح فى البحر وتجدف بأرجلها لدفع نفسها للأمام. |
Seni yüzerken bıraktım, yirmi sene sonra hala sudasın. | Open Subtitles | أتركك تسبح و بعد 20 عاماً مازلت في الماء. |
O alabalıklar akıntıya karşı yüzerken akılları tek şeyle meşguldür. | Open Subtitles | عندما تسبح تلك الأسماك عكس التيار، فهي لا تفكّر سوى في أمر وحيد: |
Önemli olan baban seni yüzerken izlemeye hep gelmiş ve senin arkanda olmuş. | Open Subtitles | وهذه النقطة هي أنه كان في كل واحد من السباحة الخاص بك يفي أشجعك. |
Çıplak halde yüzerken beni izledi ve hoşuna gitti. | Open Subtitles | ولقد استمتع بمشاهدتي و أنا أمارس السباحة ولقد أعجبه ذلك |
Bazen cansız vücutları nehrin üzerinde yüzerken görürdüm. | TED | وأحياناً أرى جثثاً تطفو في النهر |
Cesedini sırt üstü nehirde yüzerken buldular. | Open Subtitles | ووجدوه يطفو ووجهه إلى أسفل في النهر. |
Onları 'Yugoslavya' otelinin havuzunda yüzerken fotoğrafladım. | Open Subtitles | إلتقطت صور لهم وهم يسبحون في حوض فندق يوغسلافيا |
Demir atmış gemiye doğru yüzerken dile getirilmeyen gerçek gün ışığına çıkmaya başlamıştı. | Open Subtitles | ارتسمت الحقيقة البشعة بوضوح أمامى عندما سبحت تجاه الناقلة الراسية |
"Kendi havuzumda" yüzerken tek sualtı gözlüğü takıyorum. | Open Subtitles | يتسنى لي إرتداء واقي واحد عندما أسبح في مسبحي |
Eğer nehrin yanında yeterince oturursan düşmanların cesedini yüzerken görebilirsin. | Open Subtitles | إذا جلست عند النهر مدة كافية سترى جثة عدوك تطفوا |
yüzerken mavi ışığımızı kullanıp, bir yanıt, hayvanlardan ışığı özümseyip geri dönüştüren var mı diye bakıyorduk. | TED | كنا نسبح هنالك مع هذا الضوء الأزرق، ونبحث عن استجابة، عن مخلوقات تمتص هذا الضو وتحوله لنا مرة أخرى. |
Yüzmekten çok yüzerken giyinik olmaya karşı olan bir argümana benziyor bu. | Open Subtitles | حجة يبدو أنها ضعيفة للسباحة بعدم ارتداء ملابس أثناء ذلك. |
Eğer şanslıysak onların ruhlarını öldükleri yerde suyun üzerinde yüzerken görebiliriz. | Open Subtitles | وإذا كنا محظوظين فقد نتمكن من رؤية أرواحهم عائمة فوق المياه حيث صعدوا وماتوا |
Sincap yüzerken bulaşmış olmalı. | Open Subtitles | بالتأكيد حصلت على ذلك حينما كنت أسلخ السناجب |