Ve bu büyük bir ampütasyon yaratıyor, insan doğasına yüzeysel bir bakış. | TED | لقد نتج عن ذلك فصلاً تاماً، نظرة سطحية للطبيعة البشرية. |
Buradaki fark, biriyle yüzeysel bir havadan sudan konuşma yapmak ile gerçek, derinden bağlı ve göz teması olan bir şekilde sohbet etmek arasındaki fark. | TED | إنها تشبه الفرق بين خوض دردشة صغيرة سطحية مع أحدهم ونقاش أصيل مترابط بعمق وجهًا لوجه. |
Jonas'ın yaptığı oraya gidip böyle yerlerde olan kötü koşullara yüzeysel bir şekilde bakmak değildi. | TED | ما فعله جوناس لم يكن فقط الذهاب وألقى نظرة سطحية على الأوضاع المروعة الموجودة في مثل هذه الأماكن. |
Unutma Angela estetik cerrahi sadece yüzeysel bir çözümdür. | Open Subtitles | وتذكر أن الجراحة التجميلية هي حل سطحي فقط |
Oda arkadaşı bıçakladı. Merak etme, yüzeysel bir yara. İyileşecek. | Open Subtitles | هوجمت بواسطة رفيقها في الحجرة لا تقلق الجرح سطحي وستكون بخير |
Andre , kısıtlamalarımızdan kurtulamazsak sadece yüzeysel bir sanat yapacağımızı söylüyor. | Open Subtitles | آندريه يشعر انه حتى نتخلى عن معتقداتنا سيبقى فننا سطحيا |
yüzeysel bir şeklide eğlendirmek konusunda yetenekli... | Open Subtitles | لا ، بطريقة مسلية و سطحية موهوبة ، نعم .. |
Seninle bazı konularda anlaştık ama bu yüzeysel bir şey. | Open Subtitles | ،نحن نتفق على بعض الأمور لكنها أمور سطحية |
Ben vahşiydim, ama farkettim ki bu... derin değil daha çok yüzeysel bir vahşilikti. | Open Subtitles | كنت أتصرف بالبرية,.. لكني لاحظت إنها كانت سطحية, وليست عميقة جداً. |
Biliyorum, yüzeysel bir amigo olduğumu düşünüyorsun. Ama benim de duygularım var ve senin fikrin yüzünden çiğnendiler. | Open Subtitles | أعرف أنك تظنين أني مشجعة سطحية ولكن لدي أحاسيس |
Biliyorum, yüzeysel bir amigo olduğumu düşünüyorsun. Ama benim de duygularım var ve senin fikrin yüzünden çiğnendiler. | Open Subtitles | أعرف أنك تظنين أني مشجعة سطحية ولكن لدي أحاسيس |
Sadece yüzeysel bir yara. Şanslıymışsın. | Open Subtitles | إنها فقط جروح سطحية لقد كنتِ محظوظة جداً |
Şunu demek istedim: Süper kahramanının çok güçlü olduğunu, uçabildiğini, kuyruklu yıldız kadar hızlı koştuğunu varsayalım, fakat süper kahramanın kişisel hayatını umursamadıkça yüzeysel bir hikâye okumuş olursunuz. | TED | بذلك، أعني: حسنًا، نفترض أن بطلك قد يكون قويًا جدًا، أو قد يكون قادرًا على الطيران أو الجري بسرعة كمذنب، لكن ما لم تهتم بالحياة الشخصية لأبطالك الخارقين، أنت فقط تقرأ قصة سطحية. |
Acıdığını biliyorum ama sorun değil. Çok yüzeysel bir yara. | Open Subtitles | أجل، أعرف أن هذا يؤلم لكن لا بأس، إنه جرح سطحي. |
Ama kendimi dış görünüşün önemsiz varlığını öne çıkaran yüzeysel bir programa adayamam. | Open Subtitles | لكن لايمكنني أن أُكرس نفسي إلى برنامج يركز على أكثر جانب سطحي تافة من كوني إنسانة |
Demek ki Teague'ın yanağında yüzeysel bir yara açan mermi parçası... deponun altıncı katından sıkılan üç kurşundan birine aitti. | Open Subtitles | وبالتالي فإن الطلقة الطائشة التي خلفت جرح سطحي على خد تيج هى بالضرورة واحدة من ثلاث رصاصات أطلقت من الطابق السادس لدار المحفوظات |
Maalesef çok yüzeysel bir toplumda yaşıyoruz. | Open Subtitles | للأسف... نحن نعيش في مجتمع سطحي للغاية... |
yüzeysel bir kesik. Kanama şimdiye kadar durmuş olmalıydı. | Open Subtitles | هذا الجرح سطحي لا يجب أن يستمِّر النزيف |
Eger bu yüzeysel bir hack ise 30 saniye içinde anlarım. | Open Subtitles | إذا كان هذا اختراقا سطحيا سوف أعلم خلال ثلاثين ثانية |