İşe yarayacaktı. Bu ölü, çöp yığınından tekrar uygarlığa dönecektim. | Open Subtitles | ولو نجح لأمكنني التزلج خارجة من .هذه المزبلة، وأعود إلى الحضارة |
İşe yarayacaktı. Bu ölü, çöp yığınından tekrar uygarlığa dönecektim. | Open Subtitles | ولو نجح لأمكنني التزلج خارجة من .هذه المزبلة، وأعود إلى الحضارة |
Bu kelimenin tam anlamıyla toz yığınından bir heykel inşa etmeye çalışmak gibiydi. | TED | الأمر يشبه حرفياً محاولة بناء تمثال من كومة من الغبار. |
Hayatımda bu kar yığınından başka hiçbir şeyden bu kadar nefret etmedim. | Open Subtitles | لم أكره شيئا في حياتي أكثر من كومة الثلج هذه |
Ama John'ın söylediğine göre sen mektup yığınından seçtiği sıradan bir zenci asker değilmişsin. | Open Subtitles | و لكن كما أخبرنا جون لم تكن مجرد جندي زنجي أسود ألتقطها من كومة من الرسائل |
Sert bir taş bloğundan değil, toz yığınından başlayarak bir heykel ortaya çıkarabilmek için bu milyonlarca toz yığınını bir şekilde birbirine yapıştırarak. | TED | ليس في كتلة صلبة من الحجر، لكن في كومة من الغبار، وبطريقة ما يقوم بلصق الملايين من تلك الذرات معاً ليصنع تمثالاً. |
Toz yığınından heykel yapabilmenin tek yolu heykelin kendi kendini yapmasıdır -- eğer bir şekilde milyonlarca toz parçacığını bir araya gelip bir heykel inşa etmeye zorlayabilirsek. | TED | الطريقة الوحيدة للحصول على تمثال من كومة من الغبار هي إن قام التمثال ببناء نفسه لو كنا بطريقة ما قادرين على إجبار الملايين من تلك الذرات على الاجتماع معاً لتشكّل التمثال. |
Şimdi kütük yığınından. | Open Subtitles | من كومة السجل الآن. |
Yani kül yığınından sadece şişman bir hanım olduğu kanıtıyla kimliğini bulmaya çalışacağız? | Open Subtitles | لذا علينا التعرف على هوية كومة من الرماد بناءً على حقيقة أنها سيدة بدينه؟ |
Oysa artık bok yığınından ibaret. | Open Subtitles | والآن لم يعد سوى كومة من الأمعاء مكومة على الأرض. |