Bana yağcılık yapmıyorsun değil mi? | Open Subtitles | ووجدت لي المجموعة النادرة انت لاتحاولين التملق لي, أليس كذلك؟ |
Ekvatordaki bütün hayvanlar yağcılık yapmayı bilseydi Şükran Günü ve Cadılar Bayramı aynı güne gelirdi. | Open Subtitles | اذا كانت الحيوانات على طول خط الأستواء تستطيع التملق فسيأتى عيد الشكر وعيد القديسين... فى نفس اليوم... |
yağcılık çok işe yarar. | Open Subtitles | أوه، هكذا سينزل عليك الإطراء من كل مكان |
- yağcılık gibisi yok. | Open Subtitles | الإطراء سيجعلك تحصل على ما تريد |
yağcılık yapmakla olmaz. - yağcılık değil... | Open Subtitles | على جانبي الممر إن لم تكن تتملقني |
Çünkü senin isteğin, yağcılık ve kendini küçültmeyi gerektirir. | Open Subtitles | طلب كطلبك يحتاج إلى . التملّق والتذلّل |
Geçen haftayı eşek gibi Chris'e yağcılık yapmakla geçirdim de ondan. | Open Subtitles | طوال الأسبوع الماضي محاولاً تملّق كريس |
yağcılık yapmak için bir dakika lazım bana. | Open Subtitles | دقيقة إضافية من التملق وسأعود إليك. |
yağcılık etmeyi kesebilirsin. | Open Subtitles | يمكنك التوقف عن التملق |
En azından ben yağcılık yapmadan bu tene kavuştum. | Open Subtitles | على الأقل أنفي بني بالفعل (يقصد أنه يحاول التملق كثيرًا) |
yağcılık sana bir şey kazandırmayacak. | Open Subtitles | إنّ الإطراء لن يفيدك بشيء |
yağcılık her kapıyı açar. | Open Subtitles | الإطراء ينفع معك في كل مكان |
Oh, Theo. yağcılık çok sıkıcı. | Open Subtitles | الإطراء أمرٌ مبتذلٌ جداً |
Tamam, belki yağcılık işe yarar. | Open Subtitles | ربما الإطراء ستعمل. |
yağcılık seni her yere taşıyacaktır. | Open Subtitles | الإطراء سيذهب بك إلى كل مكان |
- Teşekkür ederim Sayın Yargıç. - yağcılık yapma. | Open Subtitles | شكرًا يا سيدي القاضي- لا تتملقني. |
Bana yağcılık mı yapıyorsun? | Open Subtitles | تتملقني |
Çünkü senin isteğin, yağcılık ve kendini küçültmeyi gerektirir. | Open Subtitles | طلب كمثل طلبك يحتاج إلى التملّق والتذلل |