| yağmur yağacak. Seni eve bırakayım. | Open Subtitles | أظن أنها ستمطر سأقلك إلى بيتكِ |
| yağmur yağacak gibi. | Open Subtitles | يبدو أنها ستمطر هل يمكنني إيصالك؟ |
| yağmur yağacak dememiş miydim, Sayın Yargıç. | Open Subtitles | لقد أخبرتك بأن المطر سيهطل اليوم حضرة القاضي |
| yağmur yağacak dememiş miydim, Sayın Yargıç. | Open Subtitles | لقد أخبرتك بأن المطر سيهطل اليوم حضرة القاضي |
| Bir gün iyi bir yağmur yağacak ve bütün bu pislikleri temizleyecek. | Open Subtitles | سياْتى اليوم الذى تزال فية هذة القاذورات من الشوارع. |
| Ayın etrafı halkalıysa, yağmur yağacak demektir. | Open Subtitles | من الدائرة التي حول القمر، ستمطر قريباً. |
| Dükkana gelmiş ve ağzında yağmur yağacak diye birşeyler geveliyordu. | Open Subtitles | لقد أتى إلى المتجر، وتكلّم بسخرية ويقول بأن الليلة ستُمطر |
| - Güzel bir gün. - Evet ama sonra yağmur yağacak gibi. | Open Subtitles | يوم جميل نعم , ولكن أعتقد انها ستمطر لاحقاً |
| Ama derler ya hani "bugün yağmur yağacak kesin", o hesap işte. | Open Subtitles | لكن كان تعبيرا مجازيا مثل " أراهن أنها ستمطر اليوم" |
| Hafta sonu boyunca yağmur yağacak. | Open Subtitles | يبدو أنها ستمطر خلال عطلة الأسبوع |
| - yağmur yağacak gibi giyecek birşeylerin varmı bilemeyince... | Open Subtitles | ولكن من المفترض أنها ستمطر اليوم |
| Sizce yağmur yağacak mı? | Open Subtitles | هل تظن أنها ستمطر ؟ |
| yağmur yağacak gibi. | Open Subtitles | يبدو أنها ستمطر |
| Soğuk olursa, yağmur yağacak demektir. | Open Subtitles | عندما يبرد يعني هذا أن المطر سيهطل |
| Sanırım yağmur yağacak. | Open Subtitles | أعتقد أن المطر سيهطل |
| - yağmur yağacak. | Open Subtitles | أظن أن المطر سيهطل |
| Bir gün iyi bir yağmur yağacak ve bütün bu pislikleri temizleyecek. | Open Subtitles | سياْتى اليوم الذى تزال فية هذة القاذورات من الشوارع. |
| Bakın, yağmur yağacak. | Open Subtitles | انظر، ستمطر قريباً. |
| Düğün gerçekleşse bile felakete dönüşecek. Çünkü kesinlikle yağmur yağacak. | Open Subtitles | هذا الزواج منحوس حتى و إن حصل لانّه بالتأكيد ستُمطر |
| Ya gidersin yada ıslanırsın. Yine yağmur yağacak. | Open Subtitles | من الأفضل أن تركض وإلا فستبتل انها ستمطر ثانية |
| Yoksa, ıslanacağız. yağmur yağacak. | Open Subtitles | . سوف نمتلئ بالمياه . إنها على وشك أن تمطر |
| - Hayır, gideyim... - Bekle, bekle, bekle. yağmur yağacak. | Open Subtitles | لا ، يجب أن أذهب انتظرى ، انتظرى إنها ستمطر |
| duygularımla hareket edemem senin zanettiğin kadar duyarlı değilim ucube yağmur yağacak. | Open Subtitles | لكني لا أستطيع أن أفعل شيئا رغم إحساسي الخارق لأني ليس لدي الإحساس الكافي لأعرف أنها سوف تمطر |
| Neden? Çünkü bunu göz önünde bulundurup "Muhtemelen yağmur yağacak" veya "Kesin yağmur yağacak" diyebilmek için söylediğim şeyi ona göre değiştirmeliyim. | TED | لماذا؟ لأنّ علينا التّفكير في الأمر و أضطرّ لقول "ستمطر" أو "سوف تمطر". |
| Bugün hava durumunda %80 ihtimalle yağmur yağacak dediler. | Open Subtitles | مذيع النشرة الجوية قال بأنه ستمطر اليوم بنسبة 80 بالمئة |