ويكيبيديا

    "yaşıyorsanız" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • إن كنت تعيش
        
    • إذا كنت تعيش
        
    • إذا كنتم تعيشون
        
    • كنت تعيش في
        
    • إن كنتم تعيشون
        
    • تقطن في
        
    Eğer Rio’da yaşıyorsanız, üzgünüm ama, bundan iki yıl daha düşeceksiniz. TED إن كنت تعيش في ريو، آنا آسف، لكن عليك أن تنقص 2 هنا بالضبط.
    Herhangi bir kırsal bölgede yaşıyorsanız, nükleer silahlar bu bölgelerde depolanmıştır ve birisi size doğrultulmuştur. TED في الحقيقة، إن كنت تعيش في منطقة نائية حيث يتم تخزين الأسلحة النووية في العالم، من المحتمل أن إحداها موجه إليك.
    Ve eğer günde 1,25 dolarla yaşıyorsanız, eğer böyle bir yoksulluk içindeyseniz, bunlar sadece veri değil. TED وإذا كنت تعيش على أقل من ١.٢٥ دولار في اليوم، إذا كنت تعيش في هذا النوع من الفقر، هذا ليس مجرد بيانات.
    Daha az yürünebilir bir yerde yaşıyorsanız, fazla kilolu olma ihtimaliniz %60. TED اما إذا كنت تعيش في حي أقل قابلية للمشي, كنت عرضة لزيادة الوزن بنسبة 60 في المئة.
    Bir otoban kenarında yaşıyorsanız, bu, günde 17 sigara içmekle aynıdır. TED إذا كنتم تعيشون بجانب الطريق السريع، فكأنكم تدخنون 17 سيجارة يوميًا.
    Ormanda yaşıyorsanız, çocuklar, daima yanınızda bir bıçak taşırsınız. Open Subtitles إن كنتم تعيشون بالغابة يا فتيان فلا بد أن تحملوا دوماً سكيناً
    Eğer Lacine'de yaşıyorsanız şu anda geçerli bir bilgi yok. Open Subtitles أما اذا كنت تقطن في راسين فليس هناك معلومات متاحة في هذا الوقت
    8,5 milyon nüfuslu bir şehirde yaşıyorsanız, bunu yapabilirsiniz. Ne yaptığınız fark etmez. TED إن كنت تعيش بمدينة بها 8,5 مليون شخص قيمكنكم القيام بذلك، لا يهم ما الذي تقوم به.
    Kolombiya'da şehirde yaşıyorsanız, savaşın gerçekleştiği yerden çok uzaktasınızdır ve olayı tam olarak kavrayamazsınız. Bu yüzden hükümetten bizi mümkün olduğunca çok silah bırakmış gerillaya ulaştırmasını istedik. TED لم نفهم في كولومبيا، إن كنت تعيش في المدن، فأنت بعيداً جداً عن المكان الفعلي للحرب، لذلك فأنت بالفعل لا تفهمها، وسألنا الحكومة أن تمنحنا الوصول إلى القدر المستطاع من المغاوير المسرحين.
    Modern bir toplumda yaşıyorsanız, ömrünüz boyunca depresyondan kıvranmanız, kırsal, yoksul bir kesimdeki yaşamanızdan, 8 kat daha kuvvetlidir. TED إن عشت في مجتمع حضري معاصر، فستكون ثمان مرات أكثر عرضة للإصابة بالإكتئاب خلال حياتك مقارنة إن كنت تعيش في مجتمع فقير زراعي.
    Ve lokavor, bilmeyenleriniz için, sadece yerel olarak yetişitirilmiş gıda tüketen kimse demek. Eğer California' da yaşıyorsanız iyi güzel; ama diğerlerimiz için biraz acı bir şaka. TED ولوكافور لأؤلئك الذين لا يعرفونها، هو أن يأكل الشخص فقط أطعمة محلية الصنع. الامر الجيد إن كنت تعيش في كالفورنيا، لكن لبقية ولايات أمريكا فهو نوع من الهزل الحزين.
    Böyle bir kültürde yaşıyorsanız, dindar olun ya da olmayın, erdem ve başarının el ele gittiğine inanma tuzağına düşmemeniz oldukça zordur. TED إن كنت تعيش في هذه الثقافة، سواء كنت متديناً أم غير ذلك، فمن الصعب أن تتجنب الوقوع في فخ الإيمان، بأن الفضيلة والنجاح متعلقان ببعضهما بعضاً.
    "Nehir kenarında bir sosyal konutta yaşıyorsanız ancak kör değilseniz..." Open Subtitles إن كنت تعيش في شقة قنصلية" "... بجانب النهر لكن لست أعمى
    Eğer halihazırda kişi başına salınımın yüksek olduğu bir yerde yaşıyorsanız, bu, enerji isteğinin azaltılması gerektiğini işaret ediyor. TED إذا كنت تعيش في مكان في العالم حيث نسبة الانبعاثات للفرد الواحد مرتفعة أصلا، فإن ذلك سيوجّهنا حول تخفيض طلب الطاقة.
    Eğer yeri bilinmeyen yaklaşık yarım milyar mayının saçıldığı yerlerden birinde yaşıyorsanız bu tohumları o arsaya atabilirsiniz. TED إذا كنت تعيش في أحد الأماكن حيث قرابة النصف مليون مفقودين جراء الألغام المتناثرة، يمكنك إلقاء هذه البذور على الارض.
    müstakil bir evde yaşıyorsanız şehir şebekesinden çıkın. Open Subtitles إذا كنت تعيش في منزل منفصل تخلّص من إرتباطك بشبكة التيار الكهربائي,
    Büyük bir şehirde yaşıyorsanız her gün 800 reklam görürsünüz. Open Subtitles إذا كنت تعيش في أياً من المدن الكبري فستري 800 إعلان يومياً
    İran'da yaşıyorsanız, sansüre, tacize tutuklanmaya, işkenceye ve hatta idama maruz kalırsınız. TED إذا كنت تعيش في إيران، انت تواجه الرقابة، والمضايقات، الاعتقال والتعذيب -- في بعض الاحيان ، الإعدام.
    Eğer Beverly Merkez bölgesinde yaşıyorsanız içeride kalın ve pencerelerden uzak durun. Open Subtitles إذا كنتم تعيشون فى "بيفرلى سينتر"، ابقوا فى الداخل وبعيداً عن النوافذ
    Mesela Kaliforniya'da yaşıyorsanız bu yaz bir referandum olacak. Burada ceza politikasına harcadığımız parayı başka yerlere aktarma çabası olacak. TED إذا كنتم تعيشون في ولاية كاليفورنيا ، على سبيل المثال ، هناك إستفتاءٌ في الربيع القادم حيث هناك محاولات لتحويل جزءٍ من الأموال المصروفة في قوانين العقوبات
    Ve ne çıktı, biliyor musunuz? Daha yürünebilir bir yerde yaşıyorsanız, fazla kilolu olma ihtimaliniz %35, TED خمنوا ماذا؟ إذ كنت تعيش في حي أكثر قابلية للمشي، كنت عرضة لزيادة الوزن بنسبة 35 في المئة.
    Eğer bir şehirde yaşıyorsanız; eğer bir gecekondu da yaşıyor olsanız bile -- ki dünyadaki şehir nüfusunun %20'si için bu geçerli -- köyde yaşayan kuzenlerinizden daha sağlıklı, daha zengin, daha eğitimli olacak ve daha çok yaşayacaksınız. TED إن كنتم تعيشون في مدينة، وحتى إن كنتم تعيشون بحي فقير - وهو ما ينطبق على 20 بالمائة من سكان الحضر بالعالم - فمن المرجح أن تكونوا أكثر صحة، وأكثر ثراء، وأفضل تعليمًا وتعمرون أكثر من أقرانكم بالريف.
    'Eğer milwaukee'nin güneyinde yaşıyorsanız, bir sığınak var... ' Open Subtitles لو كنت تقطن في جنوب ميلوكي، هناك ملجأ... .

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد