yaşamalarına izin vermektense, öldürdüler onları. | Open Subtitles | لقد قتلوهم كي لا يسمحوا لهم بالعيش |
Dünya insanlarının Ziyaretçilerin aralarında yaşamalarına izin vererek gösterdikleri muhteşem misafirperverliğe karşılık olarak biz de Ziyaretçi-İnsan ilişkilerinde yeni bir çağın başlangıcını duyurmaktan gurur duyuyoruz. | Open Subtitles | ردّاً على الضيافة الكريمة لسكان الأرض التي أظهروها بالسماح لـ "الزائرين" بالعيش بين البشر نفخر بأن نعلن عن حقبة جديدة في العلاقات بين "الزائرين" و البشر |
yaşamalarına izin veriyorum. | Open Subtitles | سمحتُ لهم بالعيش |
Beş yıl önce George'la yaşamalarına göz yumarak çocuklarımın parmaklarımın arasından kayıp gitmelerine izin verdim. | Open Subtitles | تركت ولداي يتسربا من بين أصابعي قبل خمس سنوات، في اليوم الذي سمحت لهما بأنْ يعيشا مع جورج. |
Izumi Shinichi ve Migi'nin test deneklerimiz olarak yaşamalarına izin vermemiz en iyisi. | Open Subtitles | من الأفضل أن نترك (إيزومي شينشي) و(ميغي) ان يعيشا تحتا تصرفنا |
Orada olmalarına, ayıları korumalarına ve vahşi doğada yaşamalarına, hayatlarını limitlerine kadar yaşamalarına, hep saygı duyacağım. | Open Subtitles | والدهاب هناك وحماية الدببة و العيش في البرارى المتوحشة و عيش حياتهم على أكمل وجه |
Burada yaşamalarına izin verilir. | Open Subtitles | سوف يسمح لهم بالعيش هُنا. |
Bu durumda yaşamalarına gereğinden fazla izin verdik. | Open Subtitles | نحن نسمح للعديد منهم بالعيش |
- yaşamalarına izin veriyoruz. | Open Subtitles | -لقد سمحنا لهم بالعيش |
Casusların kıyılarımıza gelip aramızda yaşamalarına izin vermek Fransa'nın menfaatine değildir. | Open Subtitles | (ليستمنمصلحة(فرنسا.. السماح للجواسيس بالقدوم لشواطئنا و العيش بيننا |