Soğukkanlılıkla işlenen cinayet, ama ben bununla yaşayabilirim. | Open Subtitles | قتل بدم بارد , لكن انا استطيع العيش مع ذالك |
Kız ya da erkek kardeşim yok, istediğim yere gidebilirim ve istediğimle yaşayabilirim. | Open Subtitles | ليس لدة إخوة أو أخوات يمكننى الذهاب لأى مكان و العيش مع أى شخص |
Bir milyon yıl yaşayabilirim ve her anını önemli şeylerle geçirebilirim. | Open Subtitles | يمكنني أن أعيش مليون سنه و أن أقضي كل دقيقه منها |
- Böyle daha uzun yaşayabilirim. | Open Subtitles | أعتقد أنى سأعيش أكثر وأنا هكذا |
Ve diğer şey, bir savaşta çarpıştım yani spor çocuksu bir şeyse, bununla yaşayabilirim. | Open Subtitles | وأريد أن أذكر شيء اخر لقد قاتلت في حرب لذا الرياضة لعبة طفولية أستطيع التعايش مع ذلك |
Pekâlâ olabilir. Lise diplomasız da yaşayabilirim. | Open Subtitles | حسنا , فليكن ذلك , يمكنني العيش بدون دبلومة الثانوية |
Henüz evliliğe hazır değilim... ama bir göçmenle birlikte yaşayabilirim. | Open Subtitles | انا لست مستعدة للزواج بعد ولكني سأحب أن أعيش مع مهاجر |
- Hiçbir sorun olmadan insanlarla yaşayabilirim. | Open Subtitles | يمكنني أن أتعايش مع الناس، وألا يكلفني ذلك أي شيء. |
Bununla yaşayabilirim. Umutsuzluğu ben de bilirim. | Open Subtitles | . أستطيع العيش مع ذلك . لقد عرفت اليأس أيضاً |
Çünkü sensiz yaşayabilirim ama bir başkasıyla yaşayamam. | Open Subtitles | أستطيع العيش بدونك ، لكنني لا أستطيع العيش مع شخص آخر |
Sanırım bununla yaşayabilirim. | Open Subtitles | أعتقد أنني أستطيع العيش مع هذا أظنك كذلك |
Ardından aynı zamanda paralel başka bir evrende yaşayabilirim. | TED | وعندها يمكنني أن أعيش في عوالم آخرى، موازيةً، وفي ذات الوقت. |
Hayatımın geri kalanını insan veya kurt olarak yaşayabilirim. | Open Subtitles | سأعيش بقية حياتي أما انسان او ذئب |
Yani, iyi olmadı ama bununla yaşayabilirim. | Open Subtitles | أعني، ذلك ليس عظيماً، لكن يمكنني التعايش مع ذلك |
Tanrı olmadan yaşayabilirim. Ama resim çizmeden yaşayamam. | Open Subtitles | يمكنني العيش من دون الله لكنني لا استطيع العيش من غير الرسم |
Arkadaşlarından birisi yaralanır ya da öldürülürse bununla yaşayabilirim. | Open Subtitles | اذا اصيب أو قتل احد أصدقاءك يمكنني أن أعيش مع هذا |
Biletleri alırsam, bununla yaşayabilirim. | Open Subtitles | إن حصلنا على تذاكر الرحلة البحرية فأجل، يمكن أن أتعايش مع ذلك |
Reklam panolarıyla yaşayabilirim. | Open Subtitles | أستطيع أن أتعايش مع طاولات المنقار. |
Umarım verecekleri cevaplarla yaşayabilirim. | Open Subtitles | اتمنى ان تكون الاجابات التي استطيع ان اعيش معها |
Enerjimi kullanıyorsun, bununla yaşayabilirim... | Open Subtitles | ،تسحبين طاقتي الكهربائيّة ...يمكنني تقبل هذا |
Bu ihtimalle yaşayabilirim. | Open Subtitles | أنا يُمْكِنُ أَنْ أَعِيشَ مع تلك الإحتمالاتِ. |
Belki sonraki sefer sorun yaşayabilirim. | Open Subtitles | ربما المرة القادمة قد أواجه صعوبة |
Diğer yandan, bununla yaşayabilirim. | Open Subtitles | من الناحية الأخرى سأكون قادر على التعايش معه |
- Kendi dairemde de yaşayabilirim. | Open Subtitles | أستطيع أن أقطن في شقة خاصة أيضاً |